“Sağlıklı Atıştırmalıklar” Semineri yapıldı

Dünyadaki en güncel atıştırmalık trendlerini gündeme taşıyan “Sağlıklı Atıştırmalıklar” semineri, dünyanın önde gelen gıda bileşeni üreticilerinden Beneo, Türkiye’de endüstriyel aroma ve sos üretiminde lider olan Aromsa ve doğal ve fonksiyonel hammadde ithalatçısı Artısan Gıda tarafından İstanbul’da düzenlendi.

Seminerde Beneo Pazarlama Direktörü Thomas Schmidt, dünyada atıştırmalık alışkanlıklarında daha sağlıklı beslenme ile ilgili pazar ve tüketici görüşleri hakkında bilgi verdi. Schmidt, gıda endüstrisinde şeker faktörünü vurgulayarak “Şeker, günümüzde gıda endüstrisinde önemli bir konudur. Birçok trend takipçisi anahtar trendlerine şeker azaltımını dahil ediyor. New Nutrition Business’a göre, endüstrinin odağı, bir zamanın sağlıklı beslenme düşmanı olan yağdan, gıdalardaki şekeri azaltma çabalarına kaydı” dedi.

Thomas Schmidt Beneo Marketng Director

Konuşmasında Schmidt, FMCG Gurus 2016 raporundan Türkiye’ye ilişkin bilgiler de paylaştı. Raporda yer alan veriler, kilo vermenin temel taktiğinin şeker azaltımı olduğunu ve diyette olan veya daha önce diyet yapmayı denemiş her 10 Türk tüketiciden 8’inin şeker alımını kesmeye çalıştığını gösteriyor.

Veriler ayrıca Türk tüketicilerinin şekerin etkilerinin farkında olduğunu da gösteriyor: Sonuçlara göre tüketicilerin % 80’den fazlası şekerin ve bunun sağlık üzerindeki etkisinin farkında veya çok farkında. Ayrıca, ankete katılan tüketicilerin yaklaşık % 60’ı, alışveriş yaparken şeker içeriği için etiketleri kontrol ettiklerini belirtiyor. Genel olarak, meyveler, çikolata ve bisküviler en çok tercih edilen atıştırmalık ürünleri. Her üç Türk tüketiciden biri de atıştırmalık ürünlerde lif görmek istiyor.

Bu trendi tüketicilerin benimsemesinin yanı sıra, hükümet yetkilileri ve sağlıklı beslenme ile ilgili otoriteler de obezite ve diyabet gibi bulaşıcı olmayan hastalıkların hızla artması nedeniyle gıdalarda şeker miktarının azaltılmasıyla yakından ilgileniyorlar.

Sıkı bir diyetle tüm lezzetli şeyleri uzakta tutmak, uzun vadeli bir strateji olarak kabul görmüyor. Bunun yerine, aktif bir yaşam tarzı ve kararında tüketim daha iyi sonuçlar veriyor; kaliteli gıda, daha küçük porsiyonlar ve daha sağlıklı gıda bileşenleri temel taşları oluşturuyor. Pazarlama Direktörü Thomas Schmidt, konuyla ilgili olarak “Bazı bileşenler, sadece reçetedeki şeker dozuna müdahale ederken, diğerleri daha ileri giderek daha lezzetli ve sağlıklı çözümler sunuyor. Beneo’da hindiba köklerinden elde edilen ve denge sağlayan doğal mucizelerden biri olan Orafti® lifleriyle her iki talebe de karşılık veriyoruz” diyor.

Şekeri % 30 oranında azaltılmış çikolata parçacıklı kurabiye

Beneo Seminer Istanbul2

Seminer sırasında bahsedilen ürün örneklerinden biri de, Beneo’nun hindiba kökü lifleri inülin ve oligofruktoz ile şekeri % 30 oranında azaltılmış çikolata parçacıklı kurabiyesi oldu. % 30 şekeri azaltılmış reçeteyi geliştiren Beneo-Teknoloji Merkezi ekibi ayrıca atıştırmalıkların yapı analizlerini ve duyusal değerlendirmelerini de gerçekleştirdi.

Sonuçlar tatlılık, lezzet ve gevrekliğin, tam şeker içeren referans ürün ile aynı olduğunu, bununla birlikte kurabiyelerin daha fazla lifli, temiz etiketli ve kullanılan Beneo bileşenine bağlı olarak, paket üzerinde “sindirim sağlığını teşvik eder” ve “düşük kan şekeri tepkisi” gibi AB sağlık beyanlarını taşıyabileceğini gösterdi.

Çocuk obezitesi ile ilgili rakamlar paylaşıldı

Çocukluk obezitesi “Sağlıklı Atıştırmalıklar” seminerinin önemli konuları arasındaydı. Schmidt, küresel bir sorun olan çocukluk çağı aşırı kilo ve obezite ile ilgili bazı ilginç ve dramatik veriler paylaştı. “Bu çocukların beslenmeyle ilgili hastalıklar için otomatik olarak yüksek risk taşıdıklarını düşünürsek, bu durum hem hükümetler hem de sağlık otoriteleri için büyük bir endişe kaynağıdır” dedi.

Ayrıca Avrupa’da 6 ila 9 yaş arasındaki her üç çocuktan birinin aşırı kilolu ve obez olduğunu belirtti. Kilolu 5 yaş altı çocukların sayısı 2016’da 41 milyon iken bu rakamın 2025’e kadar 70 milyona yükseleceği düşünülmektedir. Bununla birlikte, kilo kontrolü ve kan şekeri yönetiminin birbiriyle ilişkili olduğu sıklıkla göz ardı edilmektedir.

Düzenleyici hormonun (insülin) daha düşük seviyelerde olması, kilo kontrolü ve kan şekeri yönetimi için faydalıdır ve bu, daha düşük kan şekeri seviyeleri ile başarılabilir. Yüksek glisemik diyetler, tip II diyabet ve obezitenin başlangıcına yol açabileceğinden, şeker oranlarını yüksek glisemik bileşenlerle değiştirmek tüketicilere fayda sağlamayacaktır. Sonuç olarak, fizyolojik etkileri düşünülerek hindiba kökü lifleri gibi akıllı şeker çözümlerini tercih etmek her yaşta başarının anahtarı olacaktır.