Suudi Arabistan tarım sektörü

Suudi Arabistan, önemli gıda ithalatçısı ülkelerden biri olarak Türkiye tarım ürünleri açısından önemli bir ihraç pazarı konumunda bulunuyor.

Riyad Ticaret Müşavirliği 

Dünyanın en önemli petrol ekonomisi olan ve bugün sahip olduğu rezervler ile 90 yıl süre ile petrol gelirlerini sürdüreceği tahmin edilen Suudi Arabistan petrol fiyatlarının uluslararası piyasalarda gösterdiği iniş ve çıkışlardan doğrudan etkilenmektedir. Ham petrol üretimi, petrole dayalı sanayilerin ekonomi içerisindeki ağırlığı yanında toplam ihracat ve kamu gelirlerinin % 90’ının petrol ve ilgili sektörlerden oluşması petrol fiyatlarının ve bu fiyatları etkileyen faktörlerin yakından takip edilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu yapısı ile Suudi Arabistan, 2008 yılında, günlük ortalama 9 milyon varil petrol ihracatı gerçekleştiren ve toplam üretim kapasitesini günlük 12 milyon varile çıkaran SA petrol fiyatlarındaki her 10 dolarlık artıştan petrol gelirlerini yaklaşık 36 milyar dolar artırmaktadır.

Bu kapsamda, 2008 yılında ortalama 93,4 dolar olan ortalama petrol fiyatları 2009 yılında uluslararası piyasalarda ortaya çıkan kriz ve buna bağlı ekonomik daralma sonucunda enerji talebinin düşmesi ile yılın ilk aylarında 36 dolarlara kadar gerilemiştir. 2009 yılının ilk çeyreğinde ortalama 40 dolar olan ham petrol fiyatları üçüncü çeyrekte ekonomik krizin atlatılmaya başladığı ve enerji talebinin tekrar artacağı beklentileri ile yükselişe geçmiş ve ortalama 67 dolara çıkmıştır. Bu gelişmeler sonucunda petrol fiyatlarının 2009 yılında 2008 yılına göre % 35 düşüşle ortalama 60,5 dolara gerilemiştir.

Suudi Arabistan GSMH’sı cari fiyatlarla 2009 yılında 2008 yılına göre % 22,3 oranında gerileyerek 369,2 milyar ABD Doları’na gerilemiştir. Diğer taraftan hükümet harcamalarının 2009 yılında dünya ekonomisinde ortaya çıkan ekonomik krize rağmen devam etmesi petroldışı sektörlerde GSMH’nin bu yıl içerisinde % 5,5 oranında büyüme kaydetmesini sağlamıştır. Bu kapsamda, 2009 yılında özel sektör cari olarak % 2,9’luk bir büyüme kaydetmiştir. Bu gelişmeler ışığında, ilk verilere göre 2009 yılında GSMH’nın reel olarak % 0,15 büyüme kaydetmiştir. Bu büyüme içerisinde petrol-dışı sektörlerin reel olarak % 3, kamu kesiminin % 4 ve özel sektörün % 2,5’lik reel büyümeler kaydettiği görülmektedir. GSMH’nın tüm alt sektörlerine bakıldığında sadece petrol sektöründe % 7,5’lik negatif büyüme görülmektedir.

Sanayi sektörü bu yıl içerisinde % 1,7 oranında büyüme kaydederken inşaat sektöründe % 3,9’luk bir reel büyüme ortaya çıkmıştır. Bunun yanında, elektrik, gaz ve su sektörleri % 3,4, ulaşım ve iletişim sektörü % 6, toptan ve perakende, lokanta ve otel sektörü % 2 ve finans, sigorta ve emlak sektörü % 1,8 reel büyüme kaydetmişlerdir. 2008 yılında enflasyon baskısı SA ekonomisi üzerinde etkili olmuştur. 2007 yılında % 4 civarında olan tüketici fiyatları 2008 yılının haziran ayında % 11,1’e yükselmiştir.

Özellikle gıda fiyatları ve ABD dolarındaki değer kaybı enflasyon baskısını hissettirmiştir. Ancak, 2008 yılının son çeyreğinden itibaren gerek ABD doları gerekse gıda fiyatlarındaki olumlu gelişmeler enflasyon baskısını azaltarak yılı % 9,9 civarında bitirmesini sağlamıştır. 2009 yılında ise azalan fiyatlar nedeniyle enflasyon % 5,1 oranına gerilemiştir. Ancak, SA Riyali’nin ABD Doları’na sabitlenmiş olması ve doların uluslar arası piyasalarda değer kaybetmeye başlaması önemli tüketim malı ithalatçısı olan SA için ileriki dönemlerde enflasyon baskısının hissedilmesine neden olabilecektir. 2009 yılında Suudi Arabistan’ın ihracatı petrol fiyatlarındaki düşüşler neticesinde % 41 oranında gerileyerek 184,5 milyar ABD Doları’na gerilemiştir. Ayrıca, toplam ihracatının yaklaşık % 15’ini oluşturan petrol dışı ihracatı da bu dönemde % 16,4 oranında gerileyerek 27,1 milyar ABD Doları olmuştur.

Diğer taraftan, 2009 yılında Suudi Arabistan’ın ithalatı % 21 gerileyerek 80,4 milyar ABD Doları’na düşmüştür. Böylece dış ticaret dengesi yaklaşık 104 milyar dolar fazla vermiştir. Cari işlemler dengesi ise aynı dönemde 20,5 milyar dolar fazla vererek GSMH’nın yaklaşık % 5,5’ine gerilemiştir. 2003-2008 yılları arasında yakalanan yılık ortalama % 4,4’lük büyüme oranının gerisinde kalsa da 2010 yılında Suudi Arabistan ekonomisinin dünya ekonomisinin kriz etkisinden kurtulması ile beraber petrol fiyatlarında ve üretiminde ortaya çıkacak artış ile % 3 oranında büyüme kaydedeceği beklenmektedir. Ayrıca, bu yıl içerisinde kamu harcamalarını 2009 yılına göre % 14 oranında artış ile 144 milyar dolar olarak planlanması ekonominin devlet destekli dinamik yapısını sürdüreceği beklentisini güçlendirmektedir. Suudi Arabistan’ın geçtiğimiz yıllarda bütçesinde planlanandan daha fazla harcama yaptığı gerçeği ile bu tutarın üzerine çıkılabileceği düşünülmektedir. Bütçe harcamalarının yaklaşık 69 milyar dolarının altyapı harcamaları ağırlıklı olmak üzere yatırım harcaması olması dikkat çekicidir. Petrol dışı sektörlerin 2010 yılında kamu harcamalarındaki artış, sübvansiyonlu krediler ve kamu sektörü kontratlarının etkisiyle % 3 büyüyeceği beklenmektedir.

Özel tüketim harcamalarının artan nüfus ve kamu harcamaları genişlemesine bağlı olarak artışını 2010 yılında sürdüreceği tahmin edilmektedir. Bu nedenle ithalatında sürmekte olan projelere ve tüketim harcamaları genişlemesine bağlı olarak 2009 yılındaki seviyesini geçeceği beklenmektedir. İhracatın petrol fiyatlarına göre performans göstereceği beklentisi ile 2010 yılında Suudi Arabistan’ın cari işlemler fazlası vermeye devam edeceği ön görülmektedir. Suudi Arabistan tarım ürünleri ithalatı Suudi Arabistan, Arap Yarımadası’nda tarım, balıkçılık ve orman ürünlerinde en fazla ithalat gerçekleştiren ülke konumundadır. Ülke genelinde ekilebilen alanların yüzölçümünün % 2’sini oluşturması yüksek ve hızla artan nüfusun gıda ihtiyacını büyük ölçüde ithalat ile karşılamasını zorunlu kılmaktadır. Bu çerçevede, Suudi Arabistan’ın tarım ürünleri ithalatı 2007 yılında 12,4 milyar ABD Doları iken 2008 yılında yaklaşık % 30 artışla 16,5 milyar ABD Doları’na ulaşmıştır. Suudi Arabistan’ın ithalatında ağırlığı olan tarım ürünlerine bakıldığında gıda ürünlerinin ağırlığa sahip olduğu görülmektedir.

2007 yılında canlı hayvan ithalatı 616 milyon ABD Doları olarak gerçekleşmiştir. Canlı hayvanlarda en önemli tedarikçi ülkeler büyükbaş hayvanlarda ABD, koyun, kuzu ağırlıkta olmak üzere küçükbaş hayvanlarda Suriye, Cibuti, Avustralya ve Sudan’dır. Canlı tavukta ise AB ülkelerinin ağırlığı görülmektedir. Suudi Arabistan, 2007 yılında yaklaşık 1,2 milyar ABD doları et ithal etmiştir. Kırmızı et ithalatında dana etinin büyük bir çoğunluğu Brezilya’dan gelirken, kuzu etinde Avustralya, Yeni Zelanda ve Hindistan’ın öne çıktığı görülmektedir. Diğer taraftan, tavuk ürünlerinde en çok ithalat yapan ilk on ülke içerisinde olan Suudi Arabistan 2007 yılında 727 milyon ABD Doları tavuk eti ithalatının % 80’i Brezilya’dan, yaklaşık % 17’si Fransa’dan gerçekleştirmiştir.

Hububat ve mamulleri ithalatı 2007 yılında, 3,6 milyar ABD Doları’na ulaşmıştır. Bu ürün grubu ithalatında pirinç 2,1 milyar dolarlık değer ile dikkat çekerken, pirinci mısır ve hububat mamulleri takip etmektedir. Bu ürün grubunda en fazla ithalat gerçekleştirilen ülke Hindistan, ABD, Ukrayna, Almanya, Arjantin ve Avustralya’dır. Bitkisel yağlar ithalatında özellikle palm yağı öne çıkmaktadır. Endonezya, BAE bu ürünlerde öne çıkarken, Ülkemizin de potansiyeli olan zeytinyağında Suudi Arabistan’ın ithalatı diğer yağlara göre düşüktür. Zeytinyağında, İspanya, İtalya ve Suriye önemli ihracatçı ülkelerdir. Suudi Arabistan’ın Türkiye’den tarım ürünleri ithalatının payı ülkemizden gerçekleşen toplam ithalatının % 11,5’nu oluşturmaktadır.

Tarım ürünlerinin % 90’ı gıda ürünlerinden oluşurken hububat, meyve sebzeler öne çıkan mal gruplarıdır. Suudi Arabistan’ın Türkiye’den tarım ürünleri ithalatı toplam tarım ürünleri ithalatının yaklaşık % 2,4’ünü oluşturmaktadır. Suudi Arabistan önemli gıda ithalatçısı ülkelerden biri olarak ülkemiz tarım ürünleri açısından önemli bir ihraç pazarı konumundadır. Özellikle, tavuk etinde istikrarlı bir pazar olan Suudi Arabistan’a ihracatımıza konan yasağın kalkması bu ürünlerin ihracatının artmasını sağlayacaktır. Bunun yanında, ülkemiz potansiyeli olan zeytinyağı, domates, salça, yaş ve kuru meyve ürünlerinde potansiyel bir pazar durumundadır.

Türkiye ile ticari ilişkiler

Türkiye’nin enerji konusunda ithalatçı, diğer taraftan, SA’nın enerji ihracatçısı olmaları iki ekonominin birbirini tamamlayıcı bir niteliğe sahip olmasını sağlamaktadır. Türkiye ekonomisi 2008 yılında ulaştığı yaklaşık 740 milyar ABD doları GSMH’sı ile Ortadoğu bölgesinin en gelişmiş ekonomisi haline gelirken, Suudi Arabistan’ın aynı yılda ulaştığı 467 Milyar ABD doları ile bölgede yer alan ikinci önemli ekonomi olmuştur. Ayrıca, iki ekonominin birbirine yakınlığı özellikle 2004 yılından sonra ekonomik ve ticari ilişkilerde dinamik bir trend ortaya çıkarmıştır. Nitekim 2002 yılında 1,3 milyar dolar olan Türkiye-Suudi Arabistan ticaret hacmi 2008 yılında 5,5 milyar ABD Dolar düzeyine ulaşarak 2002-2008 arasında yıllık ortalama % 26 oranında artarak iki ekonominin büyüklükleri ile orantılı düzeylere yaklaşmaya başlamıştır.

SA’dan gerçekleştirilen ithalatın ağırlıklı olarak petrol ve petro-kimyasallardan oluşması ithalatımızın gelişiminin de hidro-karbon fiyatlarındaki değişime bağlı bir trend göstermesine neden olmaktadır. 2009 yılında ise dünya ekonomisinde ortaya çıkan ve azalan dünya ticareti iki ülke arasındaki ticaret hacminin gerilemesine yol açmıştır. Bu meyanda, 2008 yılında 2,2 milyar dolar olan ihracatımız 2009 yılında % 19,6 oranında gerileyerek 1,77 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Diğer taratan, ithalatımızda özellikle emtia fiyatlarındaki hızlı düşüşlere paralel olarak 3,5 milyar dolardan % 49,1 oranında azalışla 1,7 milyar dolara gerilemiştir. SA’a ihracatımızın sektörel yapısına bakıldığında otomotiv, giyim, tekstil, demir ve çelik, sebze, meyve ve mamullerinin ön plana çıktığı gözlenmektedir. 2009 yılında sanayi ürünleri ihracatında % 25 oranında artış kaydedilerek 323 milyon dolar ihracat yapılmıştır.

Türkiye’nin SA’na ihracatı çeşitlilik arz etmektedir. SA’a yapılan ihracatın % 71 sanayi ürünlerinden oluşurken tarım ürünlerini payı % 18,3 seviyesindedir. Tarım ürünlerinin neredeyse yarısını meyve ve sebzeler oluşturmaktadır.

Sanayi ürünleri içerisinde ise demirçelik ürünleri önemli bir paya sahiptir. 2009 yılında demir-çelik ürünleri ihracatımız % 47 oranında azalarak 373 milyon dolara gerilemiştir. Sanayi ürünleri içerisinde demir-çelikten sonra elektrikli makineler öne çıkmaktadır. 2008 yılında 224 milyon dolar ihracatımız 2009 yılında 156 milyon dolara düşmüştür.

Ülkemizin SA’dan ithalatı sektörel olarak incelendiğinde karşımıza iki yoğun sektör çıkmaktadır. Toplam ithalatımızın yaklaşık % 62’sini mineral yakıtlar oluşturmaktadır. 2009 yılında SA’dan yaklaşık 1 milyar dolarlık mineral yakıt ve yağ ithalatı gerçekleştirilmiştir. Diğer önemli ithal mal grubu ise kimyasal ürünlerdir. Kimyasal ürünler SA’dan ithalatımızın % 36’sını oluşturmaktadır. Bu mal grubu içerisinde plastikler toplam kimyasal ürünlerin % 76’sını oluştururken toplam 461 milyon dolarlık ithalat yapılmıştır. Türkiye’nin SA’dan ithalatında öne çıkan ürünlere bakıldığında 2009 yılında ham petrolün toplam ithalatın % 54’ünü, “polimer ve propilenler” % 13,1’ini oluşturduğu gözlenmektedir.

S. Arabistan kanatlı et sektörü

Ülke içerisinde kanatlı et sektörü içerisinde özellikle tavukçuluk sektörü ciddi destekler alıyor ve bu kapsamda üretimi artırıcı projeler gerçekleştiriliyor. Kanatlı et sektörü içerisinde özellikle piliç etinin öne çıktığı Suudi Arabistan (SA) FAO verilerine göre yıllık kişi başı yaklaşık 35,1 kg kanatlı et tüketimi ile ciddi potansiyeller barındıran bir pazar durumundadır.

Kanatlı etler içerisinde tüketimin ve üretimin neredeyse tamamı tavuk ürünlerinden oluşmaktadır. SA’nın kanatlı et ürün tüketimi 1992-1999 yılları arasında yıllık ortalama % 6 artarken 1999-2009 yılları arasında % 3 artış göstermiştir. Ülke içerisinde kanatlı et sektörü içerisinde özellikle tavukçuluk sektörü ciddi destekler almakta ve bu kapsamda üretimi artırıcı projeler gerçekleştirilmektedir. Buna rağmen, SA halen kanatlı et ihtiyacının ancak yarısını iç üretim ile karşılayabilmektedir. Üretim ve tüketim arasındaki bu açığını ise ithalat ile karşılayabilen SA bugün dünyanın en fazla dondurulmuş tüm tavuk(HS020712) ithal eden ülkesi konumundadır.

Trade Map verilerine göre dondurulmuş bütün tavuk eti ithalatı 2009 yılında 494 milyon dolara ulaşmıştır. 2008 yılında dünya gıda fiyatlarında artışa paralel birim maliyeti kg başına % 32 artarak 1,67 ABD doları olarak gerçekleşirken 2009 yılında azalan fiyatların etkisi ile % 18,6 oranında düşerek 1,36 ABD dolarına gerilemiştir. SA ithalat maliyetleri bu açıdan dünya yem fiyatlarından doğrudan etkilenmekte olup ithalat maliyeti üzerinde yem maliyetlerinin önemi dikkat çekicidir.

SA tavuk ithalatının önemli bir kısmını Brezilya ve Fransa’dan temin etmektedir. 2008 yılı SA istatistik Kurumu verilerine göre Brezilya yaklaşık % 76’lık paya sahip iken Fransa’nın payı % 21 civarındadır. Ülkeler bazlı ithalat fiyatlarına bakıldığında cif fiyatlarında diğer ülkelerin avantaja sahip olduğu görülmektedir. Ancak, Brezilya ve Fransa gibi ciddi üreticiler pazarı devamlı besleme kabiliyetinde olmaları nedeniyle tavuk ürünleri konusunda pazarın neredeyse tamamına hakim durumdadırlar.

SA kanatlı et ithalatçılarının en çok üzerinde durduğu sürekli ve büyük miktarlarda taleplerinin karşılanması isteği bu ülkelerin tedarik güçlerinden dolayı dikkate alınması gereken bir durumdur. Suudi Arabistan kanatlı et ürünleri ithalatında ürünlerin helal kesim şartlarına sahip olması gerekliliği yanında gıda kontrol laboratuvarlarından onay alması gerekmektedir. Halen Suudi Arabistan tarafından ülkemize kuş gribi dolayısıyla parça ve bütün tavuk ürünlerinde yasak uygulanmaktadır. Bu yasağın kalkması için Suudi Arabistan mevzuatına göre ülkemizde Suudi yetkililerden oluşacak bir heyetin üretim ve kesim tesislerinde yerinde inceleme yapması gerekmektedir. Söz konusu heyetin hazırlayacağı olumlu rapor doğrultusunda söz konusu yasak kalkabilecektir.

Değerlendirme ve SWOT Analizi

Güçlü yanlar: *Rakip ülkelere göre pazara olan yakınlık *Kalite *Helal kesim avantajı *Yüz bin civarındaki yerleşik Türk nüfusu *Türk ürünlerine olan güven

Zayıf yanlar: *SA pazarında düşük dünya fiyatları ile rekabet etme zorunluluğu *SA piyasasında yerleşmiş markaların varlığı

Fırsatlar: *Yaklaşık 25,5 milyonluk Suudi Arabistan nüfusu için temel besinlerden birisidir. *Hızla artan nüfus *SA İç üretiminin yeterli olmaması *İstikrarlı bir gelire sahip alım gücü yüksek orta kesim Suudi Arabistan pazarı tavuk ürünleri açısından ciddi potansiyeller barındıran bir pazar durumundadır. Yaklaşık 25 milyon civarında nüfus ve bu nüfusun temel besinlerinden birisinin tavuk etinin olması yanında iç üretim açısından kendine yeter bir pazar olmaması bu sektör için fırsatlar olarak değerlendirilmektedir. Ülke içerisinde bugün ihtiyacın yarısı iç üretim ile sağlanmaktadır. Üretim sürecinde gerekli olan özellikle enerji, yem vb. girdiler için sağlanan destekler ile üreticiler fiyat rekabeti yapabilmektedir.

Özellikle, sıcak iklimin varlığı nedeniyle tavukların ve yemlerin sağlıklı olabilmesi için özel soğutmalı sistemlerin kurulmasını gerekli kılmakta bu durum devlet desteği olmadan yapılacak üretimin ekonomik olmasını engellemektedir. Bu nedenle sağlanan devlet teşvikleri ile iç talebi karşılayacak boyutta üretim yapılamamakta kalan talep açığı ithalat ile karşılanmaktadır. Ülkemiz açısından değerlendirildiğinde bu pazardan pay almak için dünya fiyatları ile rekabet edecek ve kalitemiz ile pazarda pay almaya çalışmak doğru bir strateji olarak gözükmektedir. Swot analizi kapsamında SA pazarında ülkemizin sahip olduğu güçlü yanlar pazara yakınlık yanında, kalite ve İslami usullerde kesim yönteminin ülkemizde yaygın olması nedeniyle helal kesim koşullarına uyulması konusunda şüphelerin olmaması avantajlarımız arasındadır. Bunun yanında, Brezilya gibi sektörde dünya lideri olan ve birtakım devlet destekleri ile teşvik alan üreticilere sahip ülkeler ile fiyat rekabeti sağlamak konusunda ciddi sıkıntılar vardır. Bunun dışında, söz konusu ülkelerin SA pazarında yıllarca bulunmuş olmaları piyasada oturmuş bir dağıtım sistemi ve markaya sahip olmaları ülkemiz açısından bu ürünlerde piyasada rekabet etme konusunda ciddi sıkıntılar yaratacaktır.