Gıda sektöründe sürdürülebilirliğin önemi artıyor

İşletmelerin sürdürülebilirlik ilkesiyle hareket etmesi, toplumlara fayda sağladığı kadar yeni iş geliştirmelerine de yardımcı oluyor. Tomra Food Strateji, Pazar Araştırma ve Sürdürülebilirlik Direktörü Stefaan Kennis, teknolojilerin bunu neden ve nasıl kolaylaştırabileceğini açıklıyor.

Çiftçiler, yetiştiriciler, gıda işleyicileri, paketleyiciler ve perakendeciler sürdürülebilirliğin kendileriyle ilgili olmadığını düşünebilir. Sadece büyük şirketler için önemli veya trend bir terim gibi görebilirler ancak sürdürülebilirliği bu şekilde görmezden gelmek maliyetli bir hata olabilir.

Sadece bir trend olmaktan çok daha ötede sürdürülebilirliğin, özellikle tüketicilere satış yapan endüstriler için önemi artmaya devam ediyor.

Tüketiciler, sürdürülebilirlik, çevre ve çalışan hakları gibi konulara giderek daha fazla önem verdikleri için gıda markalarının da bu sorumlulukların bilincinde ve etik bir şekilde ürünlerini sunmalarını bekliyorlar. Dolayısıyla markalar da tedarikçilerinden aynı özeni talep ediyor.

Bazı işletmelere bir iş yükü gibi gelse de sorumluluklar ile birlikte ödüllerin de kazanıldığı bir gerçek. Tüketici memnuniyeti odaklı işletmeler, kurumsal sürdürülebilirliği ciddiye alarak müşteri sadakati ve pazar payı kazanabiliyor. Bu noktada sürdürülebilirliğin gıda endüstrisine nasıl entegre edilebileceğini ve hangi ticari faaliyetlere uygulanabileceğini anlamak gerekiyor.

Müşterilerin beklentisi

Günümüzde tüketiciler, bir satın alma kararı vermeden önce daha fazla düşünüyorlar. Satın almak üzere oldukları ürünlerin çevreye ve sürdürülebilirliğe karşı sorumlu bir yaklaşımla üretilip üretilmediğini sorguluyorlar.

Tüketici davranışları, ülkeler, nesiller ve endüstriler arasında farklılık gösterse de sürdürülebilirlik, tüketicilerin % 60’ı tarafından önemli bir satın alma kriteri olarak görülüyor. Bu bilgiyi sunan Global Sustainability Study 2021 araştırması, küresel olarak tüketicilerin üçte birinden fazlasının sürdürülebilirlik için daha fazla ödemeye hazır olduğunu ve son yıllarda yüzde 85’inin “daha çevreci” satın alma kararları verdiğini gösteriyor.

Bu çalışma, 40 yaş ve altındaki tüketicilerin bu tür konulara daha yaşlı jenerasyondaki tüketicilere göre daha fazla dikkat ettiğini ortaya koyuyor. Tüketiciler ne kadar gençse, satın alma kararlarının dünyayı nasıl etkilediğine dair farkındalıkları o kadar yüksek oluyor ve sosyal amaçlarına inandıkları markaları tercih etme olasılıkları da artıyor. Yakın gelecekte bu durum daha da önemli olacak: Genç nesiller (Y ve Z kuşağı), tüketici demografisinin giderek daha büyük bir bölümünü temsil edecek.

Ayrıca sürdürülebilirliği iş  dünyasında öne çıkaran faktörler, sadece kamuoyu veya iklim değişikliğinin tehlikeleri değil. Bir diğer önemli faktörde sosyal medya.

Online platformlar, memnuniyetsiz müşterilere yüksek sesle ve geniş çapta erişim gücü verdiğinden, günümüzde ticari başarı yalnızca tüketicilerin kalplerini kazanmaya değil, aynı zamanda onları hayal kırıklığına uğratmamaya bağlı oluyor.

Sürdürülebilirlik konularına, belki çevrenin korunmasına dair dikkatsiz davranarak veya sınırlı kaynakları israf ederek, özen göstermede başarısız olan herhangi bir şirket, markaya bağlı müşterilerinin gözünden hızla düşebiliyor.

Gıda endüstrisinin işini kolaylaştırıyor

Öte yandan gıda ve tarım endüstrisinin teknolojik yatırımlarla sürdürülebilirliği gözetmesi oldukça kolay. Dünyanın önde gelen sensör tabanlı ayıklama çözümleri ve gıda endüstrisi için entegre hasat sonrası çözümleri üreticisi olan Tomra Food’un sunduğu teknolojilerle de sürdürülebilirliğe katkı sağlanıyor.

Tomra ayıklama makineleri, renk, şekil, boyut, yapı ve hatta biyolojik özelliklerine göre üretim ve işleme hatlarından istenmeyen malzemeleri tespit edip ayıklayabildiğinden, gıda güvenliği ve ürün kalitesinde yüksek standartlar belirlemeleriyle öne çıkıyor.

Ancak Tomra’nın çözümlerinin eko-verimliliğe ulaşılmasına da yardımcı olduğu daha az bilinen bir gerçek. Dahası Tomra’nın çözüm platformları, patatesler, sebzeler, taze ve işlenmiş meyveler, kuru meyveler, kabuklu yemişler, tohumlar ve tahıllar, proteinler, evcil hayvan mamaları ve şekerlemeler gibi neredeyse her tür gıda alanında uygulanabiliyor.

Üretim maliyetlerini düşürmek, gıda sisteminin verimliliğini artırmak, gıda güvenliğini ve beslenmeyi iyileştirmek ve çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunmak için gıda kaybını ve israfını azaltmak, kritik bir öneme sahip.

Gıda kaybı, çiftlikte hasat sonrası kayıplardan başlayarak perakende aşamasına kadar ancak bu aşamayı kapsamadan gıda tedarik zinciri boyunca meydana geliyor. Gıda israfı ise perakendeciler, gıda hizmeti sağlayıcıları ve tüketiciler düzeyinde atılan gıdaları ifade ediyor.

Günümüzün ayıklama ve sınıflandırma çözümlerinin aynı zamanda verimlilik  ve kârlılığı artırmasının nedeni de gıda kaybını azaltması oluyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), 2050 yılına kadar küresel gıda talebinin yaklaşık % 50 artacağı, ancak yalnızca % 20 daha fazla arazinin verimli kullanıma sunulabileceği konusunda uyarıyor. Bu, mevcut kaynakların çok daha etkin kullanılması gerektiği anlamına geliyor. Sürdürülebilirlik ve yaşamı sürdürme, ayrılmaz bir şekilde bağlantılı  oluyor.

Yine cevaplar, teknolojide bulunabiliyor. Yakın tarihli “10 milyar  insanın beslenmesi için teknoloji seçenekleri” konseptindeki bir Avrupa Parlamentosu raporu, gıda üretim ve  işleme hatlarını otomatikleştirerek sürdürülebilirliğin birçok yönden geliştirilebileceğine dikkat çekiyor. Raporda otomasyonun gözlemlenen faydaları arasında “ürün kalitesini optimize etme” ve “kalite kayıplarını ve kusurlarını azaltma” yer alıyor.

Bu durum, Tomra deneyimi ile kesinlikle doğrulanıyor. Tomra’nın ayıklama ve sınıflandırma makineleri, istenmeyen yabancı maddeleri ve kusurlu ürünleri iyi ürünleri israf etmeden ayıklamak için tasarlanıyor ve geliştiriliyor. Tomra’nın çözümleri, ayrılan kirli ürün içerisindeki iyi ürün oranının oldukça düşük olmasını sağlıyor.

Hattan küçük bir miktarda olsa iyi ürün ayrılırsa, genellikle ikinci kez bir ayıklama makinesinden geçirilerek tamamen geri kazanılabiliyor veya daha düşük kalitedeki bir satış için kullanılmak üzere değerlendiriliyor. Sonuç olarak, Tomra’nın ayıklama ve sınıflandırma çözümleri, ürün verimini artırıyor, “sürdürülebilirlik” etiketli kutuya büyük bir işaret koyabiliyor ve kullanıcılarına rekabet avantajı sağlıyor.

Daha fazla iyileştirme mümkün

Özellikle dijitalleşme çağına girdiğimiz için gıda kayıplarındaki azalmalar, gelecekte daha da iyi olacak. Tomra’nın tüm ayıklama çözümlerinin, verileri neredeyse gerçek zamanlı olarak toplayan ve bunları bulutta güvenli bir şekilde saklayan Tomra Insight veri platformuna nasıl bağlanabildiği buna iyi bir örnek.

Makine ayarlarını optimize etmek için canlı verilere anında (ve uzaktan) tepki verilebilir; geçmiş veriler, makine performansındaki iyileştirmelerin sağlanması için eyleme geçirilebilir bilgilere  dönüşebilir. Bu tür veri analizleri, sayısallaştırılmış bir geleceğe geçerken, ayıklama ve sınıflandırmayı operasyonel bir süreçten stratejik bir yönetim aracına dönüştürdüğümüzde giderek daha değerli hale gelecek.