Gıda 2000 Dergisi

Çorba, Anadolu’nun 6 bin yıllık lezzeti sahur ve iftarın baş tacı

Çorba, Anadolu’nun 6 bin yıllık lezzeti sahur ve iftarın baş tacı

KKTC Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Sevinç Yücecan, özellikle Ramazan’da çorbaların sofralardan eksik edilmemesi gerektiğini belirterek, “Geleneksel çorbalar veya hazır çorbalar her öğün tüketilebilir. Çorba, besleyici özelliğinin yanı sıra hem tok tutuyor hem de sindirim sistemini rahatlatıyor” dedi.

Her mevsim tüketilebilme özelliği ile Türk mutfağının gözde yiyeceklerinden olan çorba, yüzyıllardır sofralarımızın vazgeçilmezi. Osmanlı saray mutfağında yepyeni reçetelerle sanata dönüşen çorbanın, Anadolu’daki varlığının 6 bin yıl öncesine dek uzandığı tahmin ediliyor. Binlerce yıllık geçmişe sahip olan çorba, hem tok tutması hem de sindirim sistemini rahatlatması nedeniyle Ramazan sofralarının da baş tacı.

KKTC Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Kurucu Dekanı, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Kurucu Başkanı Prof. Dr. Sevinç Yücecan, özellikle Ramazan’da çorbaların sofralardan eksik edilmemesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Yücecan “Oruç tutanlarda su kaybı olduğu için geleneksel çorbalar veya hazır çorbalar, komposto, hoşaf gibi yiyecekler iyi birer seçenek olabilir. Geleneksel çorbalar veya hazır çorbalar hem sahurda hem de iftarda tüketilebilir. Yemeğe bir kase çorba ile başlamak hem mideyi yemeklerin sindirimine hazırlar, hem vücudun su dengesini korur, hem de tokluk hissi verir” dedi.

Prof. Dr. Yücecan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İftarda ağır hamur işi yiyecekler, kızartmalar, baklavalar yerine çorbalar, haşlanmış-ızgara veya fırında pişirilmiş et ya da tavuk veya hindi, sebze yemekleri, bol salata ve meyve yenilebilir. Tatlı olarak daha hafif olduğu için sütlü ve (sütlaç muhallebi) meyveli tatlılar (elma, kabak, ayva tatlısı) tercih edilmelidir. Sahurda emilimleri diğer besinlere kıyasla daha yavaş olan, kan şekerini daha yavaş yükselten ve diğer besinlere kıyasla daha daha fazla tokluk hissi oluşturan et, süt, peynir, yoğurt, yumurta gibi besinler ve/veya bu besinlerden oluşan çorbalar, yemekler tüketilmelidir.”

Hem sahurda hem iftarda yenilebilecek çorbanın besleyici özelliğine de işaret eden Prof. Dr. Sevinç Yücecan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çorbalar kolay hazırlanabildiği için, iftar sofrası hazırlama telaşında bile rahatlıkla yapılabilir. Geleneksel çorbalarımız hatta pratik bir çözüm olarak hazır çorbalar tercih edilebilir. Zaten hazır çorbanın üretim mantığı ev yapımı tarhanadan farklı değildir. Çorbalar kilo dengesini sağlamak için de birebir. Ağırlık hissiyatı yapmadan tok tutar ve sıcak olduğu için hızlı içemeyeceğimizden de sindirimimize vakit tanır. Yemek kültürümüzde çok çeşitli çorbaların olması da bizim için büyük avantaj. Bu sayede hem tekdüzelikten kurtuluyoruz hem de farklı çorbaların farklı yararlarını vücudumuza alabiliyoruz.”

Exit mobile version