Palm yağı tartışmaları tam gaz sürüyor

Malezya ve Endonezya merkezli üretilen palm yağı tartışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Palm yağı sadece çikolatada değil, kek, bisküvi, dondurulmuş patates ve mantı, sabun, cilt losyonu, ruj, bebek maması ve bebek bezi gibi sık kullanılan pek çok üründe yer alıyor.

Bu yağın kanserojen olup olmadığı konusunda yetkililerden çeşitli açıklamalar geldi. Bu tartışmalar üzerine konuşan yapan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Türkiye’de palm yağı kullanılan ürünlerin araştırılacağını belirtirken, “Ülkemizde bu konuda yapılan bilimsel çalışmalarda şu ana kadar herhangi bir olumsuzluk tespit edilmemiştir” dedi ve ekledi: “Özellikle bazı ürünler ile ilgili basında yer alan haberler üzerine ülkemizde palm yağı kullanılan ürünler konusunda bilimsel bir çalışma yapılması kararlaştırılmıştır. Yapılacak çalışmanın sonuçları kamuoyu ile paylaşılacak ve bilimsel veriler ışığında gerekli idari tedbirler alınacaktır. Gıda konusunda tüketici sağlığını en üst düzeyde korumak temel amaçlarımız arasındadır. Bu konudaki her türlü endişe ve hassasiyetleri dikkate alarak üzerimize düşen görev ve sorumlulukları eksiksiz yerine getirmeye devam edeceğiz.”

Türk Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu ise yazılı olarak aşağıdaki açıklamayı yaptı:

“Türk Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu kurulduğu günden bu yana halkımızın sağlıklı, kaliteli ve ekonomik beslenmesini sağlamak hedefiyle çalışmalarını sürdürmektedir.tgdf_logo

Bu çerçevede palm yağına ilişkin kamuoyu gündemine gelen 2016 tarihli EFSA çalışması sektörümüzün gündeminde yer işgal etmemektedir. Zira ülkemiz gıda sanayindeki endüstriyel yağ üretiminde eski teknolojiler yaklaşık 10 yıl önce tamamen terk edilmiş ve dünya standartlarının üzerinde üretim yapılmaya başlanmıştır. Nitekim bilimsel çalışmalar da bunu net olarak ortaya koymaktadır.

Örneğin;

Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Fahri Yemişçioğlu ve ekibi tarafından, Türkiye’de palm yağı ve ürünlerinin işlenerek üretildiği ürünlere ilişkin 2 yüksek lisans, 1 doktora, 1 TAGEM ve 2 TUBİTAK Projesi yapılmıştır.

Tüm bu araştırmalar göstermektedir ki, Türkiye’de 3 MCPD denilen kontaminant riski bulunmamaktadır.

Bugüne kadar olduğu gibi, bugünden sonra da bilimsel gelişmelere ve tüketici sağlığına büyük bir hassasiyetle yaklaşan gıda sektörü, bu çalışmaların artarak devam etmesini destekleyecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”