İkbal Gıda Genel Müdürü Sedat Patlar: “Krizin etkilerini tüm markalar hissetti”

Sedat-Patlar

İkbal Gıda, 2011 yılında, aylık 3000 ton et ve et ürünleri üretim kapasitesine sahip olacak fabrika yatırımının temellerini atmayı ve 2012 yılında da tesisi hizmete açmayı hedefliyor.

-Sayın Patlar, şirketinizin ürün gruplarından ve üretim faaliyetlerinden bahseder misiniz? Yeni dönemde pazara yeni ürünler sunacak mısınız?

İkbal olarak hem et ürünleri hem de geleneksel şekerleme ürünleri üretmekteyiz. Bunun yanında markamız adı altında Türkiye geneline açtığımız franchise şubelerimiz mevcut. Önümüzdeki dönemde hem ürün ve hizmet gruplarındaki çeşitliliğimizde, hem de penetrasyonumuzda artış hedeflemekteyiz.

-İhracat yapıyor musunuz? Yapıyorsanız ürünlerinizi kaç ülkeye ihraç ediyorsunuz? İhracat gelirlerinizin cironuza katkısı nedir?

Et ürünlerinde Avrupa Birliği mevzuatları gereği AB ülkelerine ihracat yapamıyoruz. Ağırlıklı olarak Orta Asya’ya ihracatımız var. Şekerleme grubumuzda ise bu durum böyle değil. Tedarikçisi olduğumuz uluslararası marketlerin diğer ülkelerdeki şubelerinde ürünlerimiz mevcut. Şekerleme grubunda da Orta Asya’ya ihracatımız var. Bunların dışında dünyanın diğer bölgelerinden ürünlerimizi satmak isteyen pek çok girişimci mevcut. Bu taleplerin karşılanması için de görüşmelerimiz devam ediyor.

-Türkiye gıda sanayinin genel değerlendirmesini yapar mısınız? Sektör 2010 yılında nasıl bir performans sergiledi? Bu kapsamda 2011’le ilgili hedefler neler?

Gıda anlamında genel bir değerlendirme yapmak gerekirse, merdiven altı üretim tamamen yok olmasa da önceki yıllara nazaran fark edilir seviyede azalış gösterdi. Gerek Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın, gerekse Sağlık Bakanlığı’nın ilgili denetimlerini sıklaştırması bu azalmada önemli rol oynadı. Bunun yanında tüketicilerde de güvenilir marka bilinci oturmaya başladı. Bu sebeplerden dolayı da bizler gibi altyapı yatırımı yapmış olan firmaların pazarda tercih ediliyor olması bizleri memnun etmektedir. Sektörel olarak baktığımızda da, 2009 yılının üçüncü çeyreğinde baş gösteren et krizinin etkileri kısmen de olsa etkilerini 2010 yılında da pazardaki tüm markalara hissettirdi. 2010 yılı arzuladığımız gibi geçmese de, İkbal olarak geçtiğimiz dönemde yaşadığımız büyümemiz devam etmiştir. Önceki yıllara nazaran büyüme oranımızda bir azalış söz konusudur. 2011 yılında da yatay büyüme hızımızı devam ettirmeyi hedefliyoruz. Altyapı, bayi ve lojistik yatırımlarımızla Türkiye genelinde tüm illere hizmet verebilecek konumdayız. 2011 yılında da penetrasyon ve tutundurma çalışmalarımız devam edecek. Bunların yanında 2011 yılındaki en büyük hedefimiz aylık 3000 ton et ve et ürünleri üretim kapasitesine sahip olacak fabrika yatırımımızın temellerini atmak ve 2012 yılında da tesisimizi hizmete açmak.

-Şu an sektörde ne gibi sorunlar yaşanıyor? Bu sorunların giderilmesi için neler yapılmalı?

Sektör, et fiyatlarındaki dalgalanmalardan dolayı geçtiğimiz süre zarfında bazı belirsizlikler yaşadı. İthalat izni ile kısmen de olsa bir ferahlama yaşandı. Besi hayvancılığında da katedilmesi gereken yolumuzun olduğunu düşünüyoruz ve bizlerin de öncülüğünü yaptığı “Yetiştirici Aile Modeli” diye adlandırdığımız projenin, geçimini hayvancılıktan kazanan aileler için çok faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bunun dışında sektörün en önemli sorunlarından biri de yetişmiş personel sorunu. İlgili branşlarda eğitim görmüş, et teknikeri de diyebileceğimiz ara personellerin sayısının artmasının sektöre müspet manada katkı sağlayacağını düşünüyoruz.

-Teknolojide dışa bağımlılık ve Ar-Ge çalışmalarındaki yetersizlik, gıda sektörünün geleceği ile ilgili sorunlardan biri olarak görülüyor. Konuyla ilgili görüşlerinizi paylaşarak, mevcut sorunların iyileştirilmesi için neler önerirsiniz?

Sektördeki çoğu firma gibi İkbal olarak biz de ürünlerimizi üretirken kullandığımız makine ekipmanlarının % 80’ini yurtdışından temin ediyoruz. Bunun ana sebebi herhangi bir arıza durumunda beklemeye tahammülü olmayan bir üretici olarak, bu arızaya üretici firmanın servisinden derhal cevap alabilmemiz. Ancak dünyada yaşanılan teknolojik gelişmelere ayak uyduran yerli üreticiler de günümüzde artış göstermeye başladı. Umarım önümüzdeki dönemde yerli üreticilerle de çalışma imkanı bulabiliriz. Bunun dışında bizim amiral  ürünümüz olan sucukta kullandığımız ana hammaddelerden olan baharatların çoğu da yurtdışından geliyor. Bunun nedeni de standardizasyon. Eğer hammadde standart olmazsa, ürettiğimiz ürün de standart olmaz. Bizler ürünlerimizin kalitesiyle yıllardır sürdürdüğümüz müşteri memnuniyetine çok önem verdiğimiz için bu lezzeti korumak zorundayız. Devlet kanadından yerli üreticilere yeterli destek ve teşvikler verilirse yerli hammadde ürünlerinin de aynı seviyeye gelebileceğine inanıyoruz.