JRS Türkiye Gıda Bölümü Yöneticisi Enis Sak: “Ar-Ge çalışmalarımızda artan trend ve müşteri talepleri önceliklidir”

Türkiye pazarında uzun yıllar müşterilerine distribütörler üzerinden hizmet veren JRS, pazar payını artırmak için stratejik bir karar ile 2018’de JRS Türkiye ofisini kurdu. JRS Türkiye Gıda Bölümü Yöneticisi Enis Sak, sorularımızı yanıtladı.

-Sayın Sak, kısaca JRS’i ve Türkiye’deki kuruluş öyküsünü anlatır mısınız?

J.Rettenmaier & Söhne grubu yani kısaca JRS, merkezi Almanya’da olan 140 yıllı aşkın geçmişiyle kurucu Rettenmaier ailesinin 5.kuşağı Josef Otto Rettenmaier (CEO) tarafından yönetilen bir aile şirketidir. JRS bugün dünya genelinde 90’dan fazla üretim tesisleri ve ofislerindeki 3500’den fazla çalışanıyla 12 sanayi koluna bitkisel lif teknolojileri ile hizmet vermektedir. Türkiye pazarında uzun yıllar müşterilerine distribütörler üzerinden hizmet veren JRS, pazar payını artırmak adına stratejik bir karar ile 2018 Haziran ayında JRS Türkiye ofisini kurdu. İstanbul Anadolu yakasında bulunan ofisimiz etkin tedarik zinciri ile Global JRS ürünlerinin İlaç, Gıda, Kozmetik, Teknik, Kimya, Endüstri, Hayvan sağlığı ve Yem katkı bölümleri ile sektördeki müşterilerimize lokal olarak satışını ve servis hizmetini direkt olarak sağlamaktadır.

-JRS Türkiye’nin gıda sektörü için çözümleri nelerdir? Portföyünüzde yer alan ürünleri tanıtır mısınız?

JRS Türkiye’nin gıda sektöründeki çözümlerini 2 temel sütunda inceleyebiliriz aslında; VITACEL® diyet lifler ve VIVAPUR® fonksiyonel bileşenler. VITACEL® diyet lifler globalde pazar lideri de olduğumuz bir grup.  Endüstriyel anlamda ilk üretim grubumuz olduğu için her zaman JRS için özel önem arz eder ki bu sloganlarımıza bile yansımıştır “Fibers Designed by Nature” ve “FIBER UP Your World”.

Bunun yanında JRS Grup, Gıda Bölümü’ndeki doğal bitkisel ürün gamını genişletmek adına, global ölçekte büyük yatırımlar gerçekleştirdi.

2018 yılında Dupont firmasının Landerneau/Fransa tesisini satın alarak portföyümüze Aljinat ürününü ve çeşitlerini ekleyerek bu üründe global pazarda en büyük üretici firmalarda biri konumuna geldi. Ayrıca 2019 Ekim ayında İtalyan Silvateam Grubu ile yapılan işbirliği ile pektin, tara gum ve turunçgil lifi ürünlerini de portfoyümüze ekleyerek hidrokolloidlerde çok geniş bir ürün gamına sahip oldu.

Diyet lif grubumuzu; 3 ana başlık altında inceleyebiliriz. Tahıl lifleri; buğday lifi, yulaf lifi, pirinç lifi, Meyve&Sebze Lifleri; fisilyum, elma lifi (organik sertifikasıyla), patates lifi, bezelye lifi, bambu lifi, turunçgil lifi, toz selüloz ve mikrokristalin selüloz. 3. başlık olarak da uygulamalara göre bu lif çeşitlerimizi baz alarak oluşturduğumuz fonksiyonel lif karışımlarımız. Bu fonksiyonel karışımlarımız özellikle et sektöründe, tek bir lif çeşidinin amacı karşılamadığı durumlarda müşterilerimize sunulmaktadır.

Örneğin et sektörü için, son üründe hem lifçe zenginleştirme, hem emülsiyon etkisi hem de son üründe sululuk hissini veren bir ürün elde edilmek isteniyorsa bunu tek bir lif ile sağlanması çok zordur. Bu durumlarda üreticiye tekrar reçete çalışması yapma ve ilgili lifleri karıştırma mesai ve yatırımlarından kurtararak kendilerine pilot tesisimizde oluşturduğumuz kendi reçete ve lif karışımlarımızı sunuyoruz.

Fonksiyonel bileşenler grubumuzun üyeleri de; Kolloidal MCC ürünlerimiz VIVAPUR®MCG, selüloz bazlı Hidrokolloidler olarak Metilselüloz VIVAPUR®MC, Hidroksipropil Metilselüloz VIVAPUR®HPMC, Aljinat, yağ ikamesi ve emülsiyon çözümleri amacıyla oluşturduğumuz hidrokolloid bazlı fonksiyonel karışımlarımız. 2019 Ekim ayında JRS olarak, yine bir aile şirketi olan ve uzun yıllardır gıda bileşenleri sektöründe pektin, tara gum ve turunçgil lifi üretimleriyle faaliyet gösteren İtalyan Silvateam Grubu ile güçlerimizi birleştirerek pektin ve tara gum pazarına da giriş yaptık.

Tüm bunların yanı sıra Almanya’daki Rosenberg kampusümüzde bir de karışım tesisimiz mevcuttur. Bu tesisimizde gluten-free, yağ /kalori azaltma, emülsiyon ve stabilizer çözümleri, vegan ürünler, bitkisel bazlı E-kodu içermeyen çözümler gibi uygulama ve arayışlara hitap edebilecek, yine JRS ürün portföyünü baz alarak oluşturulan fonksiyonel karışımlar üretiyoruz. Bu fonksiyonel karışımlarımız standart JRS ürün portföyünde yer alabileceği gibi ürüne ve müşteriye özel üretimler de gerçekleştirilebilmektedir.

-Yeni ürün ve Ar-Ge çalışmaları ile neler söyleyebilirsiniz?

Değişen sosyal yaşam ve iş hayatı yapısı elbette insanların beslenme alışkanlıklarını ve kültürünü de etkiliyor. Bu da yeni arayışlara yol açıyor. Bu hareketlilik içerisinde, global yapıda bir üretici olarak elbette ki kendimizi her zaman güncel tutmak durumundayız. Yeni ürün ve Ar-Ge çalışmalarımız bizleri bugünkü konumumuza getiren en önemli unsurlarımızdandır. JRS Ar-Ge yapısından da bahsetmek isterim. Rosenberg kampusümüzde 3 iş kolunda pilot üretim ve Ar-Ge merkezlerimiz mevcuttur; Unlu Mamuller, Süt ve Süt Ürünleri & İçecek ve Et Ürünleri. Bunların yanı sıra farklı ülkelerde uygulama laboratuvarlarımız mevcuttur. Bu merkezlerde formülasyon yardımı, uygulama desteği, deneme uygulamaları ve laboratuvar servisleri ile müşterilerimize yardımcı olmaktayız. Aynı şekilde yine bu merkezlerde sektörün uzun yıllardır bize kazandırdığı deneyimleri, pazarlama ve satış ekiplerinden gelen taleplerle birleştirerek yeni ürün ve Ar-Ge çalışmalarımızı oluşturuyoruz.

Yeni ürünlerimizden bazıları; sıvı şanti üretiminde stabilizer çözümü olarak ürettiğimiz Kolloidal MCC ürünü Vivapur®MCG 030, et ve et ürünlerinde emülsiyon çözümü olarak ürettiğimiz Vivapur®Meatbinder, organik elma lifimiz Vitacel®AF ve 2021 yıl sonu itibariyle ticari faaliyetleri başlayacak olan turunçgil lifimiz Vitacel®CF.

Ar-Ge çalışmalarımız öncelikli artan trendler ve müşteri talepleri üzerine kurulmaktadır. Son zamanlarda en yoğun Ar-Ge ve formülasyon çalışmalarımızın et ürünleri, unlu mamuller, süt ürünleri sektörlerindeki vegan uygulamalar, glutensiz ürün uygulamaları ve E-kodsuz yalın etiketli fonksiyonel çözümler ve Avrupa’da başlayıp hızla yayılan yeni etiketleme sistemi Nutri-Score üzerine olduğunu söyleyebilirim.

2017 yılında Fransa’da gönüllük esasıyla uygulanmaya başlanan Nutri-Score etiketleme sistemi tüketiciye çok hızlı ve basit bir şekilde ürünün besin kalitesi hakkında fikir veriyor. Nutri-Score sisteminde puanlama 7 parametreye dayanıyor. A’dan E’ye kadar 5 farklı harf ve renkten oluşan sistemde, meyve-sebze, lif ve protein içerikleri puanlamayı pozitif yönde etkilerken, yüksek kalori, doymuş yağ, şeker ve sodyum içeriği ise negatif yönde etkilemektedir. Böylece tüketici fiyat ve lezzet kriterinin yanı sıra ürünün besinsel değerini de karşılaştırabiliyor. Bugün sistem Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika, İspanya ve Lüksemburg’da resmi olarak kabul edilmekte ve uygulanmaktadır.

Dünyanın lider diyet lif üreticisi olarak JRS de bu yeni sistemde lifçe zenginleştirme, düşük kalori, düşük şeker ve yağ ikamesi gibi puanlamayı pozitif yönde etkileyecek çalışmaları ile önemli bir oyuncu olarak yer almaktadır. Bir diğer önemli trend ise vegan beslenme. Vegan ürün çeşitliliğinin 2014-2019 yılları arasında % 300 artış gösterdiğini görüyoruz. Bu rakamlar bize vegan ürünlere olan ilginin yoğunluğunu gösteriyor. Bu noktada Et Ar-Ge ekibimizin pilot tesis denemeleri ve formülasyon çalışmaları ile bize birçok vegan işlenmiş et ürünleri çözümleri sunduğunu bunu, ilgilenen müşterilerimizle de paylaşmaya başladığımızı belirtebilirim.

-Dünyadaki ve Türkiye’deki trendlere bakınca; temiz etiket, bitki bazlı ürünler, tüketici talepleri vb. kavramların öne çıktığını görüyoruz. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Sosyal medya ve diğer iletişim kanallarının gücü insanların bilgi erişimini çok kolay hale getirdi. Bu da bireysel ve toplumsal farkındalıkların artmasında çok büyük rol oynuyor. Bu farkındalıkların bir kısmını da elbette sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim oluşturuyor. İnsanlar artık daha pratik, besinsel kalitesi yüksek daha sağlıklı gıdalar tüketmek istiyorlar. Haliyle bu noktada ürünün lif içeriği ve protein değerinin yüksekliği, düşük kalorili olması onu tüketici nezdinde cezbedici kılıyor.

JRS’nin meyve-sebze lifleri ve tahıl lifleri portföyünün hem E-kodsuz hem de gluten-free içeriği sayesinde tüketiciye lifçe zenginleştirilmiş ürün sunmada oldukça avantajlı bir konumdayız. Dünyada çeşitli teknik üniversitelerle lifçe zengin gıdaların, diyabet, glisemik yük ve kolon sağlığı üzerine etkilerini içeren bilimsel çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Çalışmalarımız bize gösterdi ki, günlük 25-29 g diyet lif alınmasının tüm kalp hastalıklarının, tip 2 diyabetin ve kolon kanseri hastalıklarının % 15-30 azaltmaktadır. Benzer bilimsel çalışmaları Türkiye’deki üniversitelerimizle de yapmayı ve toplumumuza lifçe zengin beslenmenin yararlarını aktarmayı hedefliyoruz.

Avrupa’daki pazar araştırmalarımız, son yıllarda 2 popüler beslenme tarzının trend haline geldiğini gösteriyor. Vegan beslenme ve glutensiz beslenme. Bu noktada Et ve Unlu Mamul Uygulamaları Ar-Ge ekiplerimizle birçok formülasyon gerçekleştirmiş, et proteini ve glutenin fonksiyonel özelliklerini ikame edebilecek alternatif çözümler oluşturmuş bulunuyoruz.

Temiz ve yalın etiket belirttiğim gibi tüketicilerin artık en çok dikkat ettiği noktalardan biri haline geliyor. Tüm diyet liflerimizin (E460ii toz selüloz hariç) E-kodsuz ve gluten-free ibaresine sahip olması, temiz etiketli son ürün hedefindeki tüm çalışmalarda bizi bir üretici açısından bir partner haline getiriyor. Bunun yanı sıra 4 kıtadaki müşterilerden edindiğimiz tecrübe ve geniş tedarik ağımızla ticari anlamda da bu çalışmaların sürdürülebilir olmasını sağlıyoruz.

Bir üretici olarak ekolojiye ve dünyaya olan sorumluluğumuz gereği JRS Green Concept olarak isimlendirdiğimiz bir felsefeyi takip ediyoruz. Felsefemize göre, tüm JRS diyet lifleri doğal ve yenilenebilir kaynaklardan elde edilmektedir; meyve-sebze, tahıl ve ağaç. Yani Yeşil tedarik, yeşil bir üretim gerçekleştiriyoruz. Ürünlerimiz de “tehlikeli” hammaddeleri yeşil girdilerle ikame edebilmekte, Yeşil fonksiyonel etki göstermektedir. Yeşil felsefe anlayışımız doğa dostu, geleceğe daha temiz bir adım için imkan veren endüstriyel bir davranış ve tavırdır.

-Pandemi, özellikle satış ve pazarlama faaliyetlerinizi nasıl etkiledi? Üstesinden gelmek için ne tür çalışmalar yaptınız ve yapıyorsunuz?

Pandemi sürecinin belki de en az etkilediği sektörlerden biri olarak görüyorum gıdayı. Çünkü gerek kısıtlamalar gerek sokağa çıkma yasakları gerekse evden çalışma sistemlerinin yaygınlaşması özellikle perakende sektöründeki iç hacmini büyüttü. Bu da elbette ki son ürün üreticisi, lojistik ve tedarikçi kanallarına yansıdı. JRS Genel Merkezi ve ofisler satış operasyonlarında herhangi bir aksaklık yaşamadan sürece adapte oldular ve halen aynı disiplinle süreci devam ettiriyoruz.

Satış hacimiz pandemi süresinde özellikle en kuvvetli olduğumuz ilaç ve gıda kanallarımızda hedeflerimiz doğrultusunda artış gösterdi. Pazarlama faaliyetlerimizi de sürece uygun olarak video konferanslar, webinar eğitimleri ve sosyal medya ağları üzerinde yoğunlaştırdık. Özellikle Linkedin’de oldukça aktif bir pazarlama ekibimiz var. Haftalık yeni ürün ve bilimsel çalışmalar ve sektörel haberlerle takipçilerimize ve müşterilerimize ulaşıyoruz. Müşteri ziyaretlerimiz de ağırlıklı olarak video konferans şeklinde telafi ediliyor.

Geçtiğimiz Kasım ayında normalde Aralık ayında yapılması planlanan Fi Europe 2020, Fi Europe 2020 Connect olarak isim değiştirdi biliyorsunuz. Online bir platform oluşturularak tüm katılımcı ve ziyaretçiler bir araya getirildi. Biz de her yıl olduğu gibi JRS olarak katılımcılar arasındaki yerimizi aldık ve 4 kıtadan müşterilerimizle burada tekrar buluşma imkanı bulduk. Yeni ürün ve alternatif çalışmaları açısından çok verimli bir online fuar olduğunu söyleyebilirim. Sanıyorum bu dijitalleşme pandemi sonrasında da iş hayatındaki gelişimini sürdürecek.

-Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Herkese 2020’den daha olumlu daha sağlıklı bir yıl diliyorum. Umarım dünya olarak, en kısa sürede bu pandemi krizinin üstesinden geliriz. JRS olarak yatırımlarımızın ve Türkiye faaliyetlerimizin gıda sektöründeki farklı iş kollarında artarak büyümeye devam edeceğinin mesajını vermek istiyorum. 2021 beklentilerimiz öncelikle daha sağlıklı ve güvenilir bir ortam akabinde de turizm ve hizmet sektörünün tekrar eski günlerine kavuşmasıdır. JRS Türkiye olarak orta vadede Türkiye’deki tüm et, süt ve unlu mamul üreticilerine ticari fayda sağlayacak minimum bir çözüm ve ürün sunmayı hedefliyoruz.