Sürdürülebilir diyet

İnsanlar genellikle sürdürülebilir diyetleri, bitki bazlı veya tamamen organik olarak düşünmektedirler. Ancak sürdürülebilirlik çok daha karmaşıktır. Sera gazı emisyonları ve kaynak kullanımı gibi çevresel faktörler önemlidir.

Prof. Dr. Y. Birol SAYGI / İstanbul Topkapı Üniversitesi

Çevresel ayak izinizi azaltmak veya tabağınızdaki yiyecekler aracılığıyla yerel ekosisteminize bağlanmakla ilgileniyorsanız, sürdürülebilir bir diyet merak ediyor olabilirsiniz. Gıda söz konusu olduğunda sürdürülebilirlik hakkında çokça konuşulmasına rağmen, bu kavramın ne anlama geldiğine dair çok fazla değerlendirme bulunmamaktadır.

İnsanlar genellikle sürdürülebilir diyetleri, bitki bazlı veya tamamen organik olarak düşünmektedirler. Ancak sürdürülebilirlik çok daha karmaşıktır. Sera gazı emisyonları ve kaynak kullanımı gibi çevresel faktörler önemlidir. Yine de, gerçekten sürdürülebilir bir diyet sadece marketlerde vegan bölümünden alışveriş yapmak ve onu bir gün olarak adlandırmak anlamına gelmez. Aynı zamanda emek, gıda erişimi ve arazi yönetimini de hesaba katar.

Sürdürülebilir diyet nedir?

Öncelikle, bir şeyin sürdürülebilir olması için ne anlama geldiğinin belirlenmesi önemlidir. Çevre Koruma Ajansı (EPA), sürdürülebilirliği hem insanları hem de doğayı destekleyen ve gelecek nesillerde de böyle yapmaya devam edecek koşullar olarak tanımlamaktadır.

Örneğin, sürdürülebilir bir çiftlik, bitkilere veya vahşi hayata zarar verebilecek böcek ilacı ve gübre kullanımından kaçınarak doğaya yardım ederken insan sağlığını destekleyen besleyici meyve ve sebzeler sağlar.

Çiftlik ayrıca toprak sağlığını korumak için mahsulleri döndürebilir ve bu da tarım arazilerini gelecek nesiller için kullanılabilir hale getirir. Benzer şekilde, sürdürülebilir bir diyet kısa ve uzun vadede hem insanı hem de doğayı destekler.

Kısa ve uzun vadeli insan etkisi 

İnsanları kısa vadede desteklemek için sürdürülebilir bir diyet uygun fiyatlı, erişilebilir, besleyici ve gıda kaynaklı patojenler gibi zararlı bileşiklerden arındırılmış olmalıdır.

Tarım ve paketlemeden nakliye, perakende satış ve yemek pişirmeye kadar gıda sisteminin her bölümünde çalışan insanların geçimini sağlamaları, yeterli sağlık yardımları almaları ve güvenli çalışma koşullarına sahip olmaları da önemlidir. İnsanları uzun vadede desteklemek için sürdürülebilir bir diyet, tip 2 diyabet, kalp hastalığı ve kanser gibi diyetle ilgili durumların riskini en aza indirmelidir.

Kısa ve uzun vadeli çevresel etki

Sağlıklı bir çevre hayatta kalmamız için çok önemli olduğundan, insanları da destekleyen kısa ve uzun vadede çevreyi korumak için sürdürülebilir bir diyet şunları yapmalıdır;

  • Sera gazı emisyonlarını, su kullanımını, toprak erozyonunu ve kirliliği en aza indirmek,
  • Hayvan refahına öncelik vermek.
  • Biyolojik çeşitliliği desteklemek.

Bireysel düzeyde bu, daha az et yemek, zararlı böcek ilaçları ve gübreler olmadan yetiştirilen ürünleri seçmek gibi değişiklikler yapmak anlamına gelmektedir. Daha büyük ölçekte, ait oldukları ekosistemleri tüketmek yerine yenileyen tarımsal sistemlere yatırım yapmak anlamındadır.

Sürdürülebilir bir diyetin daha fazla bitki içermesi gerekiyor mu?

Sürdürülebilir diyetler bitkisel gıdalara odaklanmalıdır. Yine de bu, et veya süt ürünlerini tamamen tüketmemek gerektiği anlamına gelmez.

Bitkisel bazlı gıdalarda (meyveler, sebzeler, tahıllar, baklagiller, kabuklu yemişler, tohumlar ve bu gıdalardan elde edilen herhangi bir ürün) yüksek ve hayvansal gıdalarda düşük bir diyet, daha iyi insan ve çevre sağlığı ile ilişkilidir.

Dünya topraklarının yaklaşık % 40’ı hem mahsul hem de hayvancılık amacıyla tarım için kullanılmakta ve tüm sera gazı emisyonlarının % 35’i gıda üretiminden gelmektedir. Bu emisyonlardan % 57’si hayvansal üretimden, % 29’u bitkisel bazlı gıdalardan ve % 14’ü kauçuk veya pamuk yetiştirmek gibi diğer arazi kullanımlarından kaynaklanmaktadır.

Gıda üretiminin 2050’ye kadar % 70 artacağı tahmin ediliyor

Ayrıca Birleşmiş Milletler, dünya nüfusunun artan gıda taleplerini karşılamak için gıda üretiminin 2050 yılına kadar (2009 yılına kıyasla) yaklaşık % 70 artması gerektiğini tahmin etmektedir. EAT-Lancet Komisyonu’na (16 ülkeden 37 önde gelen bilim insanından oluşan bir grup) göre, hem sera gazı emisyonlarını hem de tarımsal arazi kullanımını azaltmanın en iyi yolları, daha fazla arazi kaplayan ve daha fazla sera gazı (özellikle metan ve azot oksit) oluşturan hayvanlara daha az ve ekinlere daha çok güvenmekten geçmektedir.

Bununla birlikte, bu komisyon tarafından belirlenen sürdürülebilir diyet, hayvansal ürünlerin tamamen ortadan kaldırılmasını gerektirmez. Bunun yerine, tüketimleri kırmızı ette 100 gram, kümes hayvanlarında 200 gram, balıkta 200 gram ve sütte 1,8 litre miktarlarında sınırlandırılmasını önermektedir. Diğer raporlar, çoğunlukla bitkisel bazlı ancak az miktarda hayvansal gıdaya izin veren esnek diyetler gibi benzer yönergeleri içermektedir.

Bitkisel bazlı beslenmenin dezavantajları var mı?

Uzmanlar, et alımını azaltmanın sürdürülebilirlik için çok önemli olduğu konusunda hemfikir olsalar da bitkisel bazlı bir diyete geçiş çevresel bir çözüm değildir.

Öncelikle, günümüzde çiftlik sistemleri mükemmel olmaktan uzaktır. Maliyetleri en aza indirmeye odaklanan endüstriyel tarımın toprak sağlığını bozduğu, kitlesel pestisit kullanımı nedeniyle insan sağlığına zarar verdiği, suyu ve toprağı kirlettiği bilinmektedir. Dahası, büyük, endüstriyel çiftlikler dünyadaki çiftliklerin sadece % 1’ini oluşturmakta olup tarım arazilerinin % 65’ini işgal etmektedir.

Bu, büyük çiftliklerin pazar üzerinde kontrole sahip olduğu ve genellikle daha sürdürülebilir uygulamalar kullanan küçük çiftliklerin rekabet etmesini zorlaştırıyor veya imkânsız hale getirmektedir. Bu nedenle, diyeti daha bitkisel bazlı yapmak, onu daha sürdürülebilir hale getirmez. Bu nedenle, yiyeceğin nerede yetiştirildiği ve mevsimselliği gibi faktörlere ve mümkün olduğunda yerel çiftçileri desteklemenin neden bu kadar önemli olduğuna dikkat edilmelidir.

Peki ya bitkisel bazlı et?

Bitkisel bazlı etlerin sürdürülebilirliği karmaşıktır. Yapılan bir çalışmada (Beyond Meat), bitkisel bazlı etin % 90 daha az sera gazı emisyonu ürettiğini, arazi kullanımı üzerinde % 93 daha az etkiye sahip olduğunu ve ABD’de yetiştirilen sığır etinden % 46 daha az enerji gerektirdiğini belirtiyor.

Bununla birlikte, bu istatistikleri oluşturmak için kullanılan sayılar, endüstriyel besi alanlarında yetiştirilen sığır eti ile toprak sağlığını iyileştirebilen ve biyoçeşitliliği koruyabilen yoğun otlatma yönetimi gibi yenilenebilir, sürdürülebilir uygulamalar kullanılarak yetiştirilen sığır eti arasında ayrım yapmaz. Ayrıca, bitkisel bazlı etin çevresel etkilerine ilişkin araştırmalar genellikle ürünü üreten şirketler tarafından finanse edilmektedir.

Uzmanlar ayrıca, popüler bitkisel bazlı, sığır eti alternatiflerinin doymuş yağ ve kolesterol açısından sığır etinden daha düşük olmasına rağmen, sodyumda daha yüksek olduğuna dikkat çekmektedirler. ABD Tarım Bakanlığı (USDA), kalp hastalığı riskini azaltmak için sodyum alımının sınırlandırılması önerilmektedir.

Bitkisel bazlı etin sağlığı nasıl etkilediğine dair uzun vadeli bir araştırma olmadığı için bu alternatiflerin sağlık için sığır eti veya diğer etlerden daha iyi olduğunu söylemek mümkün değildir. Nihayetinde, sürdürülebilir bir diyet, bitkisel bazlı et de dahil olmak üzere yüksek oranda işlenmiş gıdaları sınırlayan bir diyettir.

Daha sürdürülebilir yemek için ipuçları

Aşağıdaki ipuçları, çevre dostu bir diyet izlenmesine yardımcı olacaktır.

  1. Proteininizin çoğunu bitkilerden almayı hedefleyiniz: Şu anda proteininizin çoğunu hayvansal kaynaklardan alıyorsanız, kademeli olarak azaltmaya odaklanınız. Sürdürülebilirlik için uzmanlar günde en az 125 gram kuru fasulye, mercimek, bezelye, baklagiller veya kabuklu kuru yemişler yemeyi ve günde bir porsiyondan fazla süt ve bir porsiyon kümes hayvanları, balık, yumurta veya kırmızı et yemeyi tavsiye etmektedir.
  2. Daha fazla bitkisel ve daha az hayvansal ürün tüketiniz: Meyve ve sebzeler, kuruyemişler, baklagiller ve tam tahıllara odaklanılmalıdır. Et, kümes hayvanları, balık, yumurta ve süt ürünleri azaltılmalıdır.
  3. Sürdürülebilir şekilde üretilmiş gıdalar için alışveriş yapılmalıdır: Toprağı sağlıklı tutmaya ve böylece çiftlik çevresindeki tüm ekosistemi desteklemeye odaklanan, yenileyici tarım kullanılarak üretilen yiyecekler aranmalıdır. Bu çiftlikler, zararlı böcek ilaçları ve gübrelerden kaçınmanın yanı sıra, topraktaki besin maddelerinin tükenmemesi için mahsulleri döndürme eğilimindedir.

Organik etiketine sahip ürünler, sürdürülebilirliği destekleyen çeşitli kriterlere uygundur, ancak etiket bir garanti değildir.

Aynı şekilde, küçük üreticiler organik sertifikalı olmayabilir ancak yine de rejeneratif uygulamalara bağlı kalabilirler. Çiftçi pazarlarında birçok çiftçi, çiftçilik uygulamalarıyla ilgili soruları yanıtlayacaktır.

  1. Daha fazla evde pişirilmelidir: Çoğu zaman evde pişirilen yiyecekler, bir restoranda veya fastfood zincirinde satın alınan yiyeceklerden daha besleyicidir. Yemek pişirme ayrıca gıda üretimi için gerekli kaynakları ve emeği de azaltır.
  2. Gıda israfını azaltınız: ABD gıda arzındaki yiyeceklerin tahmini % 30-40’ı çöpe atılmaktadır. Bazı atıklar kaçınılmaz olsa da gıda israfını en aza indirmek sürdürülebilirlik için hayati önem taşımaktadır. Yiyecekleri bozulmadan pişirmek ve yenmesi hedeflenmelidir. Ürünün yenilebilir kısmını mümkün olduğunca kullanılmalı ve artıkları kullanmanın yeni yolları bulunmalıdır.

Sonuç olarak sürdürülebilirlik karmaşıktır ve mesele sadece daha az et yemek ya da tamamen organik ürünler almak değildir. Gerçekten sürdürülebilir bir diyet hem besleyici hem de çevre dostudur. Her şey kişisel seçimlerle ilgili değildir.

Sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşturmak, politika yapıcıların ve endüstrilerin tarım uygulamalarını, gıda tedarik zincirini ve daha fazlasını değiştirmesi gerektiği anlamına gelmektedir. Yine de bu, seçimlerinizin önemli olmadığı veya yapabileceğiniz hiçbir şey olmadığı anlamına gelmez. Şu anda daha çevre dostu olunmalı, daha fazla bitki yemeye, iyi sürdürülebilirlik uygulamalarına sahip çiftliklerden satın almaya ve kendi gıda atıklarınızı en aza indirmeye odaklanmaktır.