Yöre Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ali Keskin: “Kahvaltı kültürünü Türkiye’ye Peynirci Baba tanıtıyor”

“Kahvaltı kültürünü Türkiye’ye Peynirci Baba tanıtıyor”

Yöresel kahvaltılık ürünleri alanında 55 perakende mağazasına ve üç üretim tesisine sahip olan Yöre Şirketler Grubu, Türkiye’deki ve dünyadaki şarküteri sektörünü de yakından takip ediyor. Sektörde yaşanan sorunlara da değinen Yöre Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ali Keskin, kahvaltı kültürüne kazandırdıkları yenilikleri anlattı.

– Yöre Grup olarak faaliyet alanlarınızı okuyucularımıza kısaca tanıtır mısınız?

Yöresel peynir çeşitlerini 1970’li yıllarda lezzet severlerle buluşturmaya başlayan Keskin ailesinin 3. kuşağı olarak bizler; kurumsal bir çatı altında, profesyonel bir bakış açısına bağlı kalarak en aranılan yöresel lezzetleri daha büyük kitlelere ulaştırmak amacıyla Yöre Süt Ürünleri Şirketi’ni ve Peynirci Baba Yöresel Kahvaltılık Mağazaları’nı kurduk. 1996 yılında kurulan şirketimiz bugün; yöresel lezzetlerden inşaata, üretim tesislerinden spor mağazalarına uzanan bir çeşitlilik gösteren şirketleri ile dev bir şirketler topluluğu haline geldi.

Bugün Yöre Şirketler Grubu’nun bünyesinde; Peynirci Baba Yöresel Kahvaltılık Mağazalar Zinciri, Netba Spor Giyim Mağazaları, Bilba İnşaat, Gemlik Peyba Zeytin-Turşu Fabrikası, İzmit Kartepe Süt-Yoğurt Fabrikası ve Çanakkale Süt Ürünleri Fabrikası bulunmaktadır. Yöre Grup, son olarak Baba Diyarı Sofrası adıyla Bursa Gemlik’te restoran ve dinlenme tesisini faaliyete geçirdi.

-Üretim tesislerinizde üretilen ürünlerle ilgili bilgi alabilir miyiz?

Gemlik’teki PEYBA Zeytin ve Turşu Fabrikası’nda siyah zeytin, yeşil zeytin, dilimli zeytinler ve marine zeytin ürünleri üretiliyor. Kartepe’de bulunan yoğurt ve süt ürünleri üretim tesisimizde ise; günlük pastörize süt, kaymak, tereyağı, ayran ve yoğurt ürünleri üretiyoruz. Ezine peyniri, Trakya kaşarı ve yöresel peynirler üreten Çanakkale Süt ve Süt Ürünleri tesisimiz de var.

-“Peynirci Baba” adıyla birçok yerde satış mağazanız olduğunu biliyoruz. Peynirci Baba’nın doğuş ve gelişim hikâyesini anlatabilir misiniz?

Peynirci Baba Yöresel Kahvaltılık Mağazaları, Yöre Şirketler Grubu’nun en özel üyelerinden birisi. İlk şubesi 1996 yılında Kocaeli Gebze’de kurulan Peynirci Baba Mağazası, o güne dek hiç denenmemiş bir konsept ile Türkiye’nin en özel yöresel kahvaltılık ürünlerini tek çatı altında toplayarak lezzet severlerle buluşturdu.

Yöresel kahvaltılık market konsepti ile sektörüne yeni bir anlayış hediye eden Peynirci Baba, başarı grafiğini hızla yükselterek kısa sürede kahvaltılık mağazalar zinciri haline geldi. Peynirci Baba bugün ilk günkü hijyen, kalite ve fiyat avantajı ilkelerinden hiç vazgeçmeden, İstanbul, Kocaeli, Bursa, Sakarya ve Zonguldak’ta 55 mağazası ile kahvaltı kültürünü Türkiye’ye tanıtan isim oldu.

-Ürünleriniz başka satış noktalarında da satışa sunuluyor mu?

Peynirci Baba mağazalarında satılan kendi üretimimiz ürünler, artık toptan ve perakende pazarından da talep görüyor. Ülke genelinde yaklaşık 45 dağıtımcımız var. 6 ülkeye de kendi tesislerimizde ürettiğimiz şarküteri ürünlerini ihraç ediyoruz.

Peynirci Baba Kahvaltılık Marketleri’nde Yöre, Yöre Gurme, Tatbaba ve Sosero markasıyla bulabileceğiniz peynir, zeytin, marine zeytin ürünleri, zeytinyağı, turşu, reçel ve helva grupları yine aynı marka isimleriyle Anadolu bayilerimiz tarafından pek çok şehre pazarlanmaktadır. Üretim tesislerimizde üretilen kendi markalarımızı İstanbul başta olmak üzere zincir marketlerde de bulabilirsiniz.

Yöre Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ali Keskin: “Kahvaltı kültürünü Türkiye’ye Peynirci Baba tanıtıyor”

– 2014’ün ilk yarısını nasıl geçirdiniz? Kısa vadede yatırım planlarınız var mı? Varsa nelerdir?

Peynirci Baba Yöresel Kahvaltılık Mağazalarımızın sayısı arttıkça, kendi üretim tesislerimizi de kurma ihtiyacı hissettik. Talepler oldukça ihtiyaç duyulan yerlere mağaza açıyoruz. Ancak enerjimizi yalnızca şubeleşme için harcamadık, üretim tesisleri kurmaya ve tesislerimizde Türk damak tadına uygun özel ürünler de üretmeye yöneldik.

İnsanların damak tadını hesaba katarak arge ekibimizle birlikte yeni tatlar geliştiriyoruz. Zeytini sadece zeytin olarak sunmanın yanı sıra; onu yağlarla, baharatlarla, peynirle ve tarım ürünleriyle harmanlayıp yeni lezzetler ortaya çıkardık. Bugün Yöre Gurme ve Sosero markası ile yaklaşık 20 çeşit marine edilmiş özel ürünümüz var; bunlar arasında marine zeytin salatalarından, peynir dolgulu biberlere, domates kurularından peynirli mantar ürünlerine uzanan bir ürün yelpazesi var.

Baharatlarla, mısır, domates kurusu, kırmızı biber ve mantar gibi tarım ürünleriyle, bitkisel yağlarla marine edilen gurme ürünlerimiz, katma değeri olan ve ülkemizin de başını çekebileceği bir alan oluşturdu aslında. Bu kadar çeşidi bir araya getirerek zeytinli marine ürünlerinde Türkiye’de yeni bir kategori açan ilk firmayız.

-Sektörde yaşadığınız sorunlar ve çözüm önerileriniz nelerdir?

Türkiye bir tarım ülkesi, ancak tarımın gelişme hızıyla hayvancılığın gelişme hızı doğru orantılı olarak ilerlememiş. Burada ülkenin yatırım ve ekonomi politikaları da önemli bir etken tabi. Yöre Grup olarak Avrupa kahvaltılık sektörünü de çok yakından takip ediyoruz. Orada tarım ve hayvancılığa büyük destekler ve teşvikler sağlanıyor. Ancak bu durum bizim ülkemizde geçerli değil. Tarım ve hayvancılık ülkemizde son dönemlerde canlandırılmaya çalışılan bir sektör. Önemi yeni yeni anlaşılıyor. Bu yatırımların meyvelerini ileriki dönemlerde toplayacağız elbette. Ancak bugüne baktığımızda süt işletmeleri, ufak kobilerin desteğiyle ürün verebiliyor. Çiftçilerin kendi imkânlarıyla yetiştirdiği tarım ürünü ya da hayvanın maliyetleri çok fazla. Büyük kobiler etrafında, devletin teşvikleriyle sektör gelişecek. Türkiye’nin böyle bir yapılanmaya da zaten ihtiyacı var.

Süt ürünlerinde böyle bir sıkıntı yaşanırken, zeytin tarımına çok ciddi teşvikler yapıldı. Büyük çaplı zeytin ağacı ekimleri yapıldı. Bunun karşılığı olarak da Türkiye’de şu anda çok ciddi bir zeytin üretim rekoltesi var. Türkiye’de zeytin rekoltesi ülkemize fazlaca yetecek seviyede hatta. Şu an ülkemizde ekilmiş olan zeytin ağaçları var, ağaçlar büyüyünce belki de 10 yıl sonra İspanya’yı bile geçebilecek bir üretim kapasitemiz olacak.

İspanya, İtalya ve Yunanistan’dan sonra Türkiye dünya zeytin üretiminde dördüncü sırada yer alıyor. Sofralık zeytin üretiminde ise İspanya’dan sonra 2. sırada yer alıyoruz. Türkiye kaliteli zeytin konusunda dünya lideri olabilecek bir konuma sahip aslında. Ancak ülkemizde üretim ve satış maliyetleri pahalı olduğu için dış pazara açılmakta zorluklar yaşanıyor. Rekabet olanağımız düşüyor. Yurt dışında üreticiye verilen teşvikler, ürünlerin daha uygun fiyatlara satılmasına olanak tanıyor. İhracat ayağında rahatlıkla rekabet edebilmemiz için girdi maliyetlerinin düşürülmesi gerekiyor.

Yüksek tonlarda zeytin alımı yapıyoruz, taze zeytin alımından havuzlarda fermente edilişine, tatlandırılmasına, işletmemizde geçen her üretim, paketleme ve satış safhalarını bizzat takip ediyorum. Biz Yöre Grup olarak tüm ürünlerimizde kaliteyi ön planda tutarız. Üretim tesislerimizde yüksek kalite standartlarımız var, tüketicinin sofrasına gelinceye kadar hiçbir süreçte asla taviz vermiyoruz. Zeytin sanayi ürünü olmadığı için bilgi ve tecrübeyle yönetilmesi gereken bir sektördür.