Gıda tedarikine sözleşmeli üretim (tarım) modeli

Türkiye, Kovid-19 salgını döneminde acil ekim programlarını başarıyla uyguladı. Gıdada arz güvenliğine yönelik projelerine de hız verdi.

Vedat SADİOĞLU / Araştırmacı Yazar

Özet

Küresel ölçekte etkileri olan Kovid-19 salgını, sürdürülebilir tarımı ve gıda arz güvenliğini hiç olmadığı kadar kritik duruma getirdi. Salgın döneminde patlayan talep, sonrasında yaşanan tedarik sorunları ve nihayet Rusya-Ukrayna Savaşı, tarımın stratejik önemini artırdı. Ülkeler, artık dış tedarikin yanı sıra tarımsal verimi artırıp kendine yeter duruma gelmeye çalışmaktadır. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ise üreticilerin tarımsal girdilere kolay ve kesintisiz şekilde erişebilmelerine bağlıdır. Öncelikle dışa bağımlılıktan kurtulmak gerekir.

Giriş

Ülkemizde de tarım sektörü içerisindeki bazı ürünlerin tarımı, bu bağlamda üzerine eğilinmesi gereken hassas bir konudur. Türkiye,  hem tarımsal üretimi artırmak hem de arz güvenliğini sağlamak için kalkınma planları çerçevesinde birçok projeyi yürürlüğe koymuştur. Tarım ve Orman Bakanlığı, “Tarımda, bölgesinde ve dünyada söz sahibi ülke” temasıyla hareket etmekte ve bu kapsamda çalışmalar yapmaktadır. Şu ana kadar, boş tarım arazilerinin ekilmesi için yeni adımlar atıldı. Ayrıca, genç çiftçilerin tarıma özendirilmesi için bazı teşvikler hayata geçirildi. Sözleşmeli üretim uygulamaları başlatıldı.

Türkiye, Kovid-19 salgını döneminde acil ekim programlarını başarıyla uygulamıştır. Gıdada arz güvenliğine yönelik projelerine de hız vermiştir. Tarım ve Orman Bakanlığı, bu amaçla genç çiftçilerin teşvik edilmesine ve sözleşmeli tarıma(üretime) odaklanmıştır. Böylece bir yandan üretime taze kan kazandırılırken, diğer yandan sözleşmeli üretim yaygınlaştırılarak rekolte, fiyat riski, arz güvenliği, finansman ve tedarik sorunlarının giderilmesi amaçlanmıştır.

Bu makalede, gıda tedarikine sözleşmeli üretim veya tarım modeli; kavramlar, örnekler ve uygulamalarla açıklanmaya çalışılmış, dünyadan ve ülkemizden örnekler verilmiştir. Yeri geldiğinde yeni ekonomik trendler kapsamında projelere ve desteklere de yer verilmiştir.

Sözleşmeli üretim (tarım) nedir?

Sözleşmeli  üretim (tarım) modeli; firmalar ve üreticiler arasında ürünün ekim-dikim zamanında veya çiftçinin belirli bir ekiliş alanı ve üretimi gerçekleştirme sorumluluğunu yüklemesine karşın, firmaların da elde edilecek ürünü belirli şartlarda garantili almasına dayalı üretim ve pazarlama şeklidir.

Çiftçilerimizle planlı üretim yapılabilmesi ve ihtiyaç duyulan tarımsal girdilerin doğru zamanda tedarik edilebilmesi amacıyla sözleşmeli üretim yapılmakta, bu sayede; istenen zamanda, uygun fiyat ve kalite koşullarında, düşük maliyetli, pazar kaygısı duymadan, güvenli ekim ile piyasa dengesi sağlanarak ve yerli kaynaklar verimli kullanılarak ürünlerin temini sağlanmaktadır.

Fotoğraf 1. Sözleşmeli tarım üretimindeki temel amaç; ürünün verim ve kalitesinin artırmak, tarımda sürdürülebilirliği sağlamak, standartlara uygun ürün yetiştirmek ve planlı üretim yapmaktır.

Örneğin, pazardan gelen talepler Kooperatif Birliği aracılığıyla planlanarak bölge birlikleri ile kooperatiflere iletilir. Kooperatifler uygun çiftçileri seçerek sözleşme yapar ve ürünlerin üretim sürecini takip eder. Çiftçi, ürünlerini kooperatife teslim eder ve kooperatif de ürünü pazar ile buluşturur. Böylece üreticilerimizin gelirleri artarken,  tüketicilerimizin ucuz ürün  tüketimi sağlanmaktadır. Üreticilerimizin doğru ve bilinçli tarım uygulamaları yapmalarının, üretmiş oldukları ürünlerin kalitelerini artırarak yüksek verim elde etmelerinin, gelirlerinin artırılması suretiyle sürdürülebilir ekonomik büyüklüğe ulaşmalarının sağlanması en önemli hedeflerdir.

Fotoğraf 2. Koronavirüs, tarım ve gıdanın önemini öne çıkardı. Tarımsal üretime ve gıda ürünleri ticaretine ilgiyi artırdı. Üretim yapan çiftçi ise, yüksek girdi fiyatları ile mücadele etmek zorunda. Bu dönemde öne çıkan uygulamalardan birisi de sözleşmeli üretim modeli oldu. Türkiye’de belli alanlarda ve ürünlerde uzun yıllardan bu yana sözleşmeli üretim yapılmaktadır.

Sözleşmeli üretim ve Türkiye

Ülkemizde 2019-2023 yıllarını kapsayan 11.Kalkınma Planı’nda tarım stratejilerinin belirlenmesi umut vericidir. Planın hedefi ve politikaları kapsamında özetle;

Tarımsal üretimde verim ve kaliteyi artırarak, istikrarlı gıda arzını temin etmek,

İstikrarlı gıda arzını sağlamak için yeni bitki çeşitliliği geliştirmek,

*  Mera ıslahı ve amenajman(doğal kaynakların işletilmesi) çalışmalarını sürdürmek,

*  Arz açığı olan yağlı tohumlu bitkilerini desteklemek,

Bitki sağlığına yönelik çeşitli faaliyetlerde bulunmak,

Kültür ırkı varlığı, üretilen et ve süt miktarı gibi önemli göstergeleri takip etmek,

*  Islah ve hayvan sağlığına yönelik çalışmaları yürütmek amaçlanmıştır.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın faaliyetlerinde, tarım-sanayi entegrasyonunu güçlendirmek için sözleşmeli üretiminin yaygınlaştırılacağı anlaşılmaktadır. Ayrıca, sözleşmeli üretimde yeni çalışmalarda stratejik ürünlere odaklanılacağı, destek uygulamalarıyla sözleşmeli üretim modelinin teşvik ve özendirici olmasını sağlayacak düzenlemelere yer verileceği belirtilmiştir. Böylece çiftçileri bürokrasiden kurtaracak, sözleşmeli üretimi olabildiğince yayacak, basit, sade bir uygulama hayata geçirilebilecektir.

Uygulamanın amaçları ve avantajları

Sözleşmeli üretimin amaçları özetle şöyle sıralanabilir:

  • Çiftçiye hasat döneminde pazarlama sorunu yaşatmamak, kolaylık sağlamak,
  • Sanayicinin istediği miktar ve kalitede hammaddeye ulaşımını temin etmek,
  • Öngörülebilirliği sağlayarak, fiyat dalgalanmalarının önüne geçmektir.

Sözleşmeli üretimde çiftçilerin ve şirketlerin avantajları şöyle sıralanabilir;

  • Çiftçi, hasat öncesinde planlama yaparak pazarlama sorunu yaşamaz.
  • Üreticiler, temel girdilere ve krediye daha kolay ulaşır.
  • Üreticiler, yeni teknolojilere uyum sağlayarak kendilerini yeniler.
  • Fiyat önceden belirleneceğinden, üreticinin ve alıcının fiyat riski asgariye iner.
  • Çiftçi, sözleşmeli üretimden kazandığı tecrübeyle yeni pazarlara açılabilir.
  • Alıcılar, ihtiyaç duydukları ürünü, istediği çeşitte ve standartta kesintisiz temin edebilirler.
  • Tarım ve gıda sektöründeki sanayicinin atıl kapasite kullanımı ortadan kalkar.
Sözleşmeli üretimde genç çiftçilere destekler ve kaynaklar

Tarımdaki iş gücü devamlılığının sağlanması, üretim ve arz güvenliği için büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda gençlerin kırsalda üretime katılması için birçok program ve teşvik mekanizmaları hayata geçirilmektedir. Örneğin, “Genç Çiftçi Projesi” 2016-2018 yılları arasında 3 yıllık bir program olarak uygulanmıştır. Projeyle 47 bin 750 projeye 1,43 milyar TL hibe desteği verildi. Ayrıca, “Kırsal kalkınmada Uzman Eller Projesi” 2019 yılında pilot olarak dört ilde uygulandı. Kırsal alanda genç ve eğitimli girişimcilere tarım, hayvancılık, su ürünleri, ormancılık ve gıda projeleri için 100 bin TL hibe ödemesi yapıldı.

Tarım ve Orman Bakanlığı, özellikle genç çiftçi projelerinde alınan sayısız olumlu geri bildirime paralel olarak genç ve kadın girişimciliği, diğer hibe programları ve KOSGEB kredileriyle desteklemektedir. “Kırsal Kalkınma Destekleri” kapsamında verilen hibe desteklerinde başvuru sahibinin genç olması(18-40 yaş arası) durumunda, proje konusuna göre 3,5 veya 8 puan verilmektedir.

Fotoğraf 3. Genç çiftçilerimizin hayvansal, bitkisel ve tıbbı aromatik üretimleri için hazırladıkları projeye ile kırsal alanda yapacakları yatırımlar için 2021 yılında 30 bin TL hibe verilmiştir. Kırsal alandaki yaşamın artırılması amacıyla başlatılan köye dönüş destekleri de devam etmektedir.

Dünya Bankası, 2022 yılı için küresel gıda krizine müdahalede planlanan eylemleri açıkladı. Yapılan açıklamaya göre, gelecek 15 ay içinde gıda güvensizliğini gidermek için 30 milyar dolarlık kaynak ayrılacak. Tarım, beslenme, sosyal koruma, su ve sulama gibi alanlardaki mevcut ve yeni projelerle devam eden gıda güvensizliği krizine müdahale edebilecek. 30 milyar dolarlık finansmanın şu alanlarda kullanılacağı bildirildi:

  • Gıda ve gübre üretiminin teşvik edilmesi
  • Gıda sistemlerinin geliştirilmesi
  • Ticareti kolaylaştırma
  • Kırılgan hane halkları ile üreticilerin desteklenmesi

Açıklamada, Dünya Bankası’nın gıda güvenliği krizine cevap vermek için 12 milyar dolarlık yeni projelerin hazırlanması konusunda ülkelerle birlikte çalıştığı bildirildi. 18,7 milyar dolarlık kaynak ise gıda ve beslenme güvenliğiyle ilgili mevcut projeler için sunuldu. Ancak, ilkbaharda yapılacak bir bahçe veya tarla temizliği sırasında, bitki artıklarının yakılması hiçbir yarar sağlamadığı gibi yukarıdaki zararlı etmenlerin daha etken olmasına da olanak verir.

Sayılarla Türk tarımı
  • TÜİK verilerine göre, toplam ekilen alanlar 2020 ve 2021 yıllarında 347 bin hektar artarak 23,4 milyon hektara ulaştı. Yıllardır azalma eğiliminde olan tarla bitkileri ekiliş alanları son iki yılda 633 bin hektar arttı.
  • Nadas alanları 328 bin hektar azaldı. 2016 yılında 3,99 milyon hektar olan nadas alanı, 2021 yılında 3,06 milyon hektara düşürüldü.
  • Türkiye 2021 yılında 25 milyar dolar tarım ve gıda ürünleri dış satımıyla net ihracatçı oldu. Ocak-Mart 2021 döneminde ise toplam tarımsal ihracatı 7,2 milyar dolar olarak gerçekleşti.
  • Türkiye’de ekmeklik buğdayda yeterlilik oranı % 89, makarnalık buğdayda ise % 259. Genel olarak buğdayda yeterlilik oranı % 102’den fazla.
  • Türkiye’de 2021 yılında 305 bin ton kuru fasulye üretimi yapıldı. Türkiye, 2021 yılında 64 bin ton kuru fasulye ve 168 bin ton nohut ihracatı yaptı. Türkiye, dünya nohut üretiminde ikinci, mercimek üretiminde ise dördüncü sırada yer almaktadır.

Fotoğraf 4. Sözleşmeli üretim, son dönemde gıda enflasyonu ile mücadele kapsamında üretici fiyatlarını baskı altında tutmanın bir aracı olarak kullanılmaktadır. Böylece, gıda fiyatlarını düşürmek için sözleşmeli üretim modelinin kullanılması benimsenmiştir.

Sonuç

Üreticiler ve firmalar arasında ürünün ekimi, dikimi veya çiftçinin belirli bir ekiliş alanı ve üretimi gerçekleştirme sorumluluğu yüklemesine karşın, firmaların da elde edilecek ürünü belirli koşullarda almayı garanti ettiği anlaşmaya dayalı üretim ve pazarlama modeli olarak tanımlanabilen üretim “Sözleşmeli üretim”dir. Üreticiyi satış, sanayiciyi hammadde, tüketiciyi de sağlıksız ürün derdinden kurtaran sözleşmeli tarım modeli ülkemizde hızla yayılmaktadır. Bu sözleşmeli üretim stratejisi öngörüldüğü üzere uygulanabilirse, yapılan fizibiliteye göre sadece GAP bölgesinde bile milyarca dolarlık ekonomi oluşturabilir. Bu öyle bir strateji olmalı ve sağlıklı uygulanmalı ki ilk önce Türk çiftçisi hem ekip biçebilmeli hem de emeğinin karşılığını alabilmeli, pazar sorunu yaşamamalıdır.

Diğer taraftan çiftçiden aldığı ürünle fabrikasının çarkını çeviren sanayici de kalite ve tonaj sorunu ile karşılaşmamalıdır, kaliteli hammaddeyle katma değerli ürün elde etmeli ve dünya pazarlarında rekabet eli güçlenmelidir.

İşte bu temennilerin gerçekleşmesinin tek yolu, üretici ve sanayicinin el ele verip sözleşmeli üretim yapmasından geçmektedir. Zaten ülkemizde bunun önemini kavrayan onlarca şirket bu alanda hızla büyümektedir. Birçok yeni girişimciler (perakendeciler) de başarı öyküleriyle sistemde yer almaktadır. Bazı perakende devleri de sözleşmeli üretime çok ciddi yatırımlar yapmaktadır.

En önemlisi bu model önümüzdeki günlerde biyoenerjiye yönelenlerin “olmazsa olmazı” olacaktır. Gelişmiş ülkelerde oldukça yaygın olan sözleşmeli tarım Türkiye’de Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde gelişmekle birlikte diğer bölgelerde yolun çok başında bulunmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bilgilere göre, ülkemizde 2 milyon 750 bin sözleşmeli çiftçi vardır. Tarım ülkesi Türkiye’de bu model büyük miktarlarda mısır, tütün, arpa, şeker pancarı gibi temel tarım ürünlerinde uygulanmaktadır.

Ülkemiz tarım sektöründe sözleşmeli tarım modeli, uzun vadede planlı tarıma geçişin ilk basamağı olarak görülmektedir. Sözleşmeli üretim modeli, gelişmiş Batı ülkelerinde ve Türkiye’de ise Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde çok yaygındır ve yıllardır uygulanmaktadır.

Kaynaklar