Özel tıbbi bir balın ortaya çıkışı: Remikdağı balı

Aşağıda, coğrafi işaret başvurusu yapılan, özel tıbbi bir bal olan Remikdağı balının ortaya çıkış öyküsünü okuyacaksınız. Alınan bal veriminin; arıların sağlığı, ırkı, gücü ve mevsime göre değişim gösterdiği Remikdağı balcılığında kati surette şeker veya ilaç kullanılmıyor.

Prof. Dr. Özlem TOKUŞOĞLU

Remikdağı balının tarihçesi

İlgili coğrafyada, 1850’li tarihlerde devasa orman ve ağaçlar varken avcılık ve arıcılığın başladığı belirtilmektedir. Bu tarihten 90-100 yıl sonra yani zamanımızdan 5 kuşak öncesinde, köy tarihi bilgileri oluşturulmuştur. Bu dönem, Osmanlı İmparatorluğu zamanına ve Sultan Abdülmecid yıllarına denk gelmektedir.  Söz konusu yıllarda, Halep Türkiye`ye bağlıydı. Ticari ilişkiler vardı; küçükbaş hayvan, kumaş vb. alışverişler gerçekleştirilirdi. İpek Yolu’na bağlanan ara yollar Remikdağı ve arı popülasyonunun mevcut olduğu ormanlık sahadan geçmekteydi.

İlgili coğrafyada anlatılagelene göre; ilk arı, Osmanlı döneminde 1850 yılında Bor sülalesinin en eski ferdi (Hüseyin Bor`un babasının büyük dedesi Büyük Mamadi Micke) ve Bor lakaplı 1908 doğumlu (nüfus olarak 1917`li) Hüseyin Bor`un babası da (Hacı Bor) ilgili lokasyonda ava giden ekipte yer alırmış. Bu bağlamda, Remikdaği Arıcılık Metodolojisi, Hasanalili ve Atmalıkaşanlı halkın faaliyetleri ile ivme almıştır.

İlgili köyler, aynı coğrafyada iç içe yer alan oluşumlardır. Anlatılan tarihi, geçmiş belgeler ışığında ilk balın tespit edilişi; Atmalıkaşanlı`ya bağlı 5-6 yöre kişisinin, erken Kasım günlerinde ilk kar serpilişini yani kar seviyesinin 5-6 cm`e erişini takiben Kocakaya Dağı ile Tozık Meydanı arasında gerçekleştirdikleri yaban keçisi avı sırasında olmuştur.

Evlerin üstüne mertek oluşturmak için ağaç kesimi zannettikleri bir ses algısı ile ilgili yöne hareket etmişler, büyük hacimli bir ayı ve yavrularını ardıçağacı dibinde görmüşlerdir. Akabinde bir yavrunun da orman içine kaçtığına tanık olmuşlar; büyük hacimli ayı silahla vurulmuş halde yatmaktadır ve diğer yavrusunu bu acısıyla bilmeksizin sarsmaktadır.

Bu vesile ile de avcılar ağaç yanına yaklaşınca yerdeki hafif kara sarımsı siyah renkli akan -bal olduğunu o an bilmedikleri- bir sıvıyı fark etmişlerdir. Sıvıyı koklayarak ve tadarak hüküm vermişler, köylerindeki Karço Dede`ye sormaya karar vermişlerdir. Karço Dede sarı-siyah sıvının bal olduğunu ifade etmiştir. Zira daha önce Halep`te gördüğü için o sıvının bal olduğunu açıklamış ve o dönemde pahalı bir ürün olduğunu belirtmiştir.

Balın ilgili lokasyonda tanımlanmasını takiben avcılar grubu, bir çift öküz ile aynı ormana ve ilgili ağaca yönelirler. Arılı dalı keserler ve 3-4 m haliyle öküzlere bağlayarak köye ulaştırırlar.  2-3 yıl icinde 15-20 tane arılı kovana ulaşırlar, bal yapımı süreci de böylece başlamış olur.

Bu esnada sansarlar ilgili kovanlara saldırır ve bal böceklerini imha ederler. Böylece ilgili yörede, 1850 yıllarında başlayarak ivme alan bal arıları devri, 1950`li yıllara gelinene dek 80-100 yılda kapanmış olur.

Remikdağı balı 20.yüzyıl (Yakın tarihçesi) 

Remikdağı ve çevresinde arıcılık metedolojisi İbrahim Armut (Gavro)`nun anlatışına göre, 1950 yıllarında canlanarak dağın orman mevkiinden arıoğullarının gelmesi ile yeni bir başlangıç yapmış ve gelişme göstermiştir. Doğanşehir Topraktepe Köyü’nden Demirci Şıho`nun arıları var diye çağırılır ve yardım istenir.

Ağaçlarda ve tahtalardan derme çatma uzun kovanlar yapan Siho, arıları az miktar balla söz konusu ilkel kovanlara aktarır ve 30-40 kg birikmiş balın köylüye dağıtımı sağlanır.

İlgili kovanlarda, alt kısımda arıların konulacağı kapak, ön tarafta uçuş deliği oluşturulur. Bu teknikte arkadan kapak, arıdan bal hasatını kontrol etme için bırakılmış olur. Bu arıları, Ahmet Özdemir (Hemadi Sande) sahiplenir ve bahar başlangıcında 3-4 oğul veren arılar 2-3 yıl içinde de çoğalım sağlar.

Gavro, İbrahim Armut`un anlatımına göre; Atmalı`da Saydi Kelo, Büyük Haco Ahmet, Hasanalili`de Cigar Dede yaklaşık 3-5 yıl içinde bu Anadolu arıları ile ve söz konusu uzun kovanlar ile 20-150 kadar arı kolonisine sahip şekilde, bir sundurma içinde üst üste koyarak, 8-9 ay bal hasatı sağlamışlardır. Hasat sonralarında, kovan ağzını çaput çamur ile haşere zarar vermesin diye kapatıp içerde ve/veya sundurmada üst üste dizmişlerdir ve keçi kıl çadırları ile bir sonraki bahara değin muhafaza etmişlerdir.

Seydo Taşar (Saydi Hacke)`in anlatımına göre; babası Büyük Hemadi Hacke`nin 1950 yıllarında Sandio Ahmet`ten aldığı arıoğulları ile 70-80 civarında uzun kovanlarda arılarını çoğalttığı ifade edilmektedir.

Bu süreci takiben bir Temmuz ayında çıkan bir dolu zararı ile dereye yakın sundurmada Büyük Hemadi Hacke`nin arıları sele kapılarak telef olmuştur. Seydo Taşar (Saydi Hacke) ise 2000`li yıllarda fenni kovanlar ile arıcılığa hayvancılık ile devam etmekte olduğunu aktarmıştır.

Yine Seydo Taşar (Saydi Hacke)`in anlatımına göre; Hasanalili Musa Güner ( Muski mirze) 1970`li yıllarda Elbistan Demircilik Mahallesi’nden Hüseyin Ocaktan`ın 70 kadar söz konusu uzun eski kovanlı halde arıcılık yaptığını ifade etmiştir. Arıları sundurmada veya kapalı bir alanda kışlatmışlar ve hasat edilen balları uzak lokasyonlarda satarak ihtiyaçlarını sağlamışlardır.

Seydo Taşar (Saydi Hacke)’in ifadelerine göre; eşzamanlı olarak, Hasanalili Cigar Dede’nin de eski kovanları olduğu ifade edilmektedir. Torunu İbrahim Gezer de ilk kez olarak teknik arıcılığa başlamıştır. Remikdağı’nda İbrahim Gezer`in 400-500 civarındaki fenni kovanları, belirlenen odalarda kışın kışlatılmıştır ve baharda çalısmalar başlatılmıştır; bu döngü ile 1975-90 yılları arasında 10-20 ton arasında suni şekersiz gerçek verimli bal hasatı gerçekleştirilmiştir.

Ardı sıra Ankara Kazan`dan Nizamettin Kayral, Bahri Yılmaz, İbrahim Gezer`den öğrendiklerini uygulamışlardır. Bu bağlamda, Ankara Kazan`da arıcılığın temellerinin Elbistan Hasanali bazlı olduğu görülmektedir.

Atmalıkaşanlı’dan İrfan Karadağ`ın anlatışına göre; 2000’li yıllarda iki yıl süresince ayı istilası, kovanlardaki petek ve arılara zarar vermiştir.

Hüseyin Bor Arıcılığı tarihsel gelişimi  

Hüseyin Bor ile arıcılık metedolojisi akabinde ilerleme göstermiştir. Ziraat Müh. Hüseyin Bor, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nde Zootekni eğitimi görürken, 1989`da bal arıları konusunda ders almıştır.

İlgili tarihte devre arkadaşı Ümit Kaplan ile Rize İkizdere’ye bağlı Ballı ve Çiçek köylerinde, Anzer platolarında, bir hafta bal bitkileri üzerine incelemeler gerçekleştirmiştir. Usta arıcılar ile diyaloglar oluşturarak sahada çalışmalarda bulunmuştur; arıcılık eğitimi ve bilgisi kazanmıştır.

Bor, 1996 senesinde 4 kovan arı alıp Remikdağı’na transfer etmiş olup, 1999-2000 yılları sürecinde ise 20-25 adet arılı kovana ulaşmıştır. Mühendis Bor, 2002 yılında Hatay Erzin’de, Samandağ’da arıları kışlatma ve çoğaltma bakım ve idaresi üzerine çalışmalarda bulunmuştur.

Network ağı gelişince, 2008 yılını takiben arıcılık üzerinde araştırma ve ürettiği balın tanıtımı çalışmalarını gerçekleştirmiştir. 2017 senesinden bu yana da arıcılık birikimi yoğun arıcı olarak tüketici ile diyaloglarıyla sektörde yer almaktadır. İlerleyen aşamada 1000 kovana değin genişleme planlayan profil oluşturmuştur. Aldığı bilimsel sertifika ve hijyen eğitimleriyle de üretim kalitesinde ivme oluşturmaktadır.

Hüseyin Bor`un Remikdağı balı çalışmaları Elbistan merkeze 70 km uzaklıkta, Malatya sınırında, 5 km yerleşimden ve tarımdan uzak lokasyon olan Remikdağı alanında konuşlanmaktadır. İlgili alan endemik bitkilerce zengindir.

Özellikle kekik, geven ve çakşır endemik bitkileri mevcudiyedi söz konusudur; ilgili alanda su kalitesi yüksektir ve arı uçuş yüksekliği 2300-3000 m rakıma yakındır.

Geleneksel yürütülen Remikdağı metedolojisine göre erken Haziran günlerinde (Haziran 5-10 arasında) çiçeklerde nektar akımı zamanı olduğundan, Remikdağı`na arıları aynı parsele taşıma gerçekleştirilmektedir. Ağustos-Eylül aylarında dağlarda bal bitkileri kaynağı azalınca kovandaki arının gücüne göre 10 kg kadar bal polen arıların kışlık ihtiyacı olarak bırakılır. Diğer sırlı petekler kovan başına suni şekersiz doğal üretim ile 5-25 kg arasında bal hasat edilebilmektedir.

Alınan bal verimi; arıların sağlığı, ırkı, gücü ve mevsime göre değişim göstermektedir. Hasat edilen ballar, hijyenik bir odaya alınmaktadır ve tasnif edilmektedir; süzülecek ve polenli olan ayrımlanmaktadır. Remikdağı balcılığında kati surette şeker veya ilaç kullanılmamakta, polende olası kelebek var ise 10-15 günde bir ilgili ballar aktarılıp varsa olası larvaları ile uzaklaştırılma önlemleri de rutin olarak alınmaktadır.

Elde edilen bal talebe göre petekli süzmesi, polenli bal formlarında tüketiciye takdim edilmektedir. Bal hasatına bir hafta kala arılıkta hazırlık yapılarak, tüm hijyenik kaidelere riayet edilir; maskede, körük el demirinde, fırçada hijyen son derece önemli olup, yenileyerek kullanım kalitede ivme yaratır. Hijyen kaidelerinin yanı sıra, arı kovanları uçuş deliklerinin daraltılması önlemi de kalite üzerinde son derece  etkindir. İlaveten arılık arkasında da hasat edilen balların dahil edilmesi amacıyla yeni boş kovan ve ilaveler de hazır tutulur.

Duman için körük içine kekik otu yaprağı dalı kullanılır. Hasat sürecinde, kovan kapağını açar açmaz kekik kokulu duman verilir, uygun petekler alınıp petekli bal üzerindeki kalan arılar silkenerek ve/veya fırçalanarak uzaklaştırılır. Arılık arkasında tutulan boş kovan üzerindeki bez kaldırılır ve hasat edilen kalıntı arısı uzaklaştırılan petek ilgili boz kovanlara bırakılır; arılar girmesin diye  üzerindeki bezler tekrar kapatılır.

Takriben 150-200 petek bal hasat edilince çevrede bal arıları çoğalma gösterir ve çalışmaya ara verilir. Yaklaşık 16 lt’lik su pülverizi ile söz konusu talancı arılar pülverize edilir, arılar sakinleşir, takriben bir-iki saat sonrasında ilgili bal sandıkları bal ünitesine taşınır; bal ünitesinde ballar tasnif edilir, süzülür.

Boşalan  petekler, tekrar akşam vakti arılara verilir, bir sonraki gün tekrar bal söz konusu bal sağım işlemlere devam edilerek 10-12 gün civarında tüm hasatlar tamamlanır; bal dinlenir, arılar sakinleşir. Hasat edilen ballar Remikdağı mevkiinden Elbistan’a taşınır ve tüketiciler için hazırdır.

Mevcut alan yeterli olup ileri vadede ise Remikdağı’nda katma değerli bal ve üretim düzeyini artırmak adına tek ve çok yıllık kiralık arazi uygulaması planlanmaktadır.